Çal Başkanım Çal!
1 sayfadaki 1 sayfası
Çal Başkanım Çal!
Yerel seçimlerin son haftası da geldi, geçiyor.
Bir kaç gün sonra yeni başkanlarımıza kavuşacağız.
İçimiz içimize sığmıyor.
Seçim çalışmaları büyük bir senfoni orkestrası uyumunda ve ihtişamı içinde yürütülüyor. Görev bölümü içinde herkes kendi enstrümanını gayet güzel çalıyor.
Kimi mahallelerdeki seçim bürolarında oturup, müzik çalıyor.
Kimi küçük meydanlardaki büyük bürolardan insanların gönlünü alıyor.
Kimi dev mitinglerde, kimi televizyonlarda büyük orkestra şeflerinin bilgili, kontrollü, kendin eminliği içinde kitlelerin karşısına çıkıyor.
Hepimiz büyük bir merak içindeyiz:
-Acaba yeni başkanımız nasıl çaldıracak?
Özellikle büyük belediyeler görkemli bütçeleriyle, dünyanın önde gelen senfoni, filarmoni orkestralarına benzetilebilir. Pek çok değerli elemanı var, hepsi de çok iyi çalıyorlar.
Büyük belediyeler de öyle…
Çok değerli, hünerli elemanlara sahipler. Onlar da önlerine konulan notalara bakarak, olabilecek en iyi şekilde “çalmak” için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bu elbette büyük bir festival gibi…
Merakla bekleniyor…
Hangi orkestra daha iyi çalacak?
Bizler büyük orkestraların konserlerine pek fazla iltifat etmesek de başındakileri takdir etme konusunda sağlam ölçülerimiz var:
-Azizim adam gerçekten çok güzel çalıyor ve çaldırıyor!
Yan değerlendirmeyi de ihmal etmeyiz:
-Çalıyor ama çalışıyor da!..
Çalmak ve çalışmak arasında böylesine olumlu bağlar kuran başka toplamlar da var mıdır?
Onu bilemiyoruz!
Ama çalanların hakkını teslim etmekte üstümüze yok.
-Bizimki nefis çalıyor!
-Bizimki de aynen öyle… Kentin yarısını çalarak götürdü. Herkes baktı kaldı!
İnsanları çalarak büyülüyorlar.
Özel bir yetenekleri var.
Yarış böyle gelmiş böyle gidiyor, çalamayan kaybediyor.
Hepimiz heyecan içindeyiz.
Şiirsel bir atmosferde yapılacak, devasa bir müzik festivalini bekler gibi, seçim gününü bekliyoruz.
Acaba kim daha iyi çalacak?
O yüzden ertesi günkü şarkılarımız ve sloganlarımız hazır:
-Çal başkanım çal, partini söyleme bana!
NAZIM ALPMAN
Bir kaç gün sonra yeni başkanlarımıza kavuşacağız.
İçimiz içimize sığmıyor.
Seçim çalışmaları büyük bir senfoni orkestrası uyumunda ve ihtişamı içinde yürütülüyor. Görev bölümü içinde herkes kendi enstrümanını gayet güzel çalıyor.
Kimi mahallelerdeki seçim bürolarında oturup, müzik çalıyor.
Kimi küçük meydanlardaki büyük bürolardan insanların gönlünü alıyor.
Kimi dev mitinglerde, kimi televizyonlarda büyük orkestra şeflerinin bilgili, kontrollü, kendin eminliği içinde kitlelerin karşısına çıkıyor.
Hepimiz büyük bir merak içindeyiz:
-Acaba yeni başkanımız nasıl çaldıracak?
Özellikle büyük belediyeler görkemli bütçeleriyle, dünyanın önde gelen senfoni, filarmoni orkestralarına benzetilebilir. Pek çok değerli elemanı var, hepsi de çok iyi çalıyorlar.
Büyük belediyeler de öyle…
Çok değerli, hünerli elemanlara sahipler. Onlar da önlerine konulan notalara bakarak, olabilecek en iyi şekilde “çalmak” için ellerinden geleni yapıyorlar.
Bu elbette büyük bir festival gibi…
Merakla bekleniyor…
Hangi orkestra daha iyi çalacak?
Bizler büyük orkestraların konserlerine pek fazla iltifat etmesek de başındakileri takdir etme konusunda sağlam ölçülerimiz var:
-Azizim adam gerçekten çok güzel çalıyor ve çaldırıyor!
Yan değerlendirmeyi de ihmal etmeyiz:
-Çalıyor ama çalışıyor da!..
Çalmak ve çalışmak arasında böylesine olumlu bağlar kuran başka toplamlar da var mıdır?
Onu bilemiyoruz!
Ama çalanların hakkını teslim etmekte üstümüze yok.
-Bizimki nefis çalıyor!
-Bizimki de aynen öyle… Kentin yarısını çalarak götürdü. Herkes baktı kaldı!
İnsanları çalarak büyülüyorlar.
Özel bir yetenekleri var.
Yarış böyle gelmiş böyle gidiyor, çalamayan kaybediyor.
Hepimiz heyecan içindeyiz.
Şiirsel bir atmosferde yapılacak, devasa bir müzik festivalini bekler gibi, seçim gününü bekliyoruz.
Acaba kim daha iyi çalacak?
O yüzden ertesi günkü şarkılarımız ve sloganlarımız hazır:
-Çal başkanım çal, partini söyleme bana!
NAZIM ALPMAN
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz