İnadına Siyaset - Barbaros Tantan
1 sayfadaki 1 sayfası
İnadına Siyaset - Barbaros Tantan
İnadına siyaset - Barbaros Tantan
KENTİN SESİ - KOCAELİ yazıları
İnatlaşmak, inadına yaşamak, inadına ortak mutluluk mücadelesi vermek, inadına kazanmak ve inadına siyaset…
Ne kadar inatçıyım değil mi ?
İnadına bir şeyler yapmanın tam zamanı diyenler, 1999 yılındaki Marmara depreminin ardından yan yana durup gelecek yaşamı örgütlemeye başladı. Ortak kaygıları yeni b, depremzede olmalarına rağmen, yıkılan herhangi bir konutun sahibi olabilmekti. Devlet, onları hak sahibi sayılmadı. Oysa, onların da evi yıkılmış, onlar da barınacak yer aramak zorunda kalmıştı.
Onlar, konut sahibi olma haklarının bulunduğunu hep savundu, halen de savunuyor. Bu haklılık zemininde başkalarını da inandırdılar. Bunun için çok uğraş verdiler, ağır aksak ama kararlı yol aldılar.
Bugün ise rüyalarını planlanan konuta dönüştürebildiler. Ortaklaşmanın coşkusunu, planlama ellerine ulaştığında yine paylaştılar. Şimdi, komşularını seçme özgürlüğüne sahip olmanın avantajını da kullanmak istiyorlar.
Haksız da sayılmazlar, bunca yıl beklediler ve sabrettiler…
Siz hiç Kocaeli Evsiz Depremzedeleri Dayanışma ve Konut Yapı Kooperatifi adını duydunuz mu bilmem. Ama, en azından şimdi duyuyorsunuz.
Sözünü ettiğim perspektifi algılayan, algılatan ve gerçekliğini kanıtlayan genç ve kararlı kadrolar, söz konusu kooperatifin yönetiminde. 6 yıldır toplumsal dayanışma ruhu yaratmanın yaşam için kaçınılmaz olduğunu tavırları, duruşları ve yaptıkları işlerle anlattılar, anlatmaya da devam ediyorlar. İnadına dayanışma dediler ve de başardılar…
Kooperatifin tüm üyeleri, şimdi gözünü 1 Haziran 2009 tarihine dikti. TOKİ, konutların ihalesini o tarihte yapacak. Sonra da kısa sürede temel atılacak. Kooperatif üyeleri, bunların ardından, birlikte yaşama kararlılığını gösterdikleri komşularıyla olacaklar…
O mutluluğu tattıklarında, yine yeni bir şeyi kanıtlayacaklar. O da, ‘’özledikleri dünyayı yaratmak’’ …
İnadına siyasete gelince…
Bu kulvar, inadına yaşamak kadar kolay ve önü açık değil. Ama, kararlılık gösterilince
2009 seçim zeminini iyi değerlendirmenin de önü açılıyor.
Bu yüzden, siyaseten ittifakların da görünür olması gerek…
Evet, inadına siyaset yapacaksınız ve de inadına yoksullardan, ezilenlerden, işçi sınıfından ve emekçi halktan yana siyaset yapacaksınız, kolay değil. Tercih buysa, öncelikle bunu birinci derece halkaya yani en yakınlarınıza iyi anlatıp, geleceğine sahip çıkması için oyunu iyi değerlendirmesi gerektiğini vurgulayacaksınız. Ta ki, kabul görene kadar…
Hiç de kolay değil…
Bu seçim döneminde, hiç de kolay olmayan işler yapmak için yola çıkanların avantajı var. Şöyle ki;
Herkes proje diyor, yani projeler havada uçuşuyor. Ama, projecilik yapanların inandırılıcılığı yok. Halk, yeri geldiğinde, projecileri acımasızca eleştiriliyor…
Projeci siyasetçilerin karşısında, siyaseti ilkeli yapanların avantaj yaratan duruşu var. Bu avantajı halkın yararına siyaset üreterek değerlendirebilmek, daha nitelikli bir dünya yaratmak anlamına da gelir.
Bu seçimde, işçi sınıfı ve emekçi halk, en azından Kocaeli özelinde işbirlikçilerden kurtulma şansına sahip…
Öyle ki, işbirlikçi siyaset organizasyonlardan en önemli ikisinin adaylarında biri, geçmişteki icraatları dolayısıyla hala mahkeme kapılarında ve kendini savunmak zorunda…
Diğer aday ise görev başındayken gerçekleştirdiği uygulamaları dolayısıyla, gelecekte mahkeme kapılarını çokça aşındıracak gibi görünüyor…
Dolayısıyla, her iki işbirlikçi adayın kentin geleceğine müdahil olmaması gerekir. Bunu bilmek, hak edenlere gereken dersi vermek ve geleceğini aydınlık düşüncelere teslim etmek olanağı, işçiler ve emekçi halk açısından hiçbir zaman olmadığı kadar yakın…
Hatta bir adım ötede, yeter ki kararlılık olabilsin..
İnadına yaşayanlar, yaşarken inadına dayanışma yaratanlar, bu dayanışmayı inadına siyaset diyebilecek kararlılığa dönüştürdüklerinde, dünyayı, ülkemizi ve yaşadığımız kenti cehenneme çeviren sermayeci neoliberal politikalardan kurtulmanın yolu da açılmış olacak…
Herkese kolay gelsin…
KENTİN SESİ - KOCAELİ yazıları
İnatlaşmak, inadına yaşamak, inadına ortak mutluluk mücadelesi vermek, inadına kazanmak ve inadına siyaset…
Ne kadar inatçıyım değil mi ?
İnadına bir şeyler yapmanın tam zamanı diyenler, 1999 yılındaki Marmara depreminin ardından yan yana durup gelecek yaşamı örgütlemeye başladı. Ortak kaygıları yeni b, depremzede olmalarına rağmen, yıkılan herhangi bir konutun sahibi olabilmekti. Devlet, onları hak sahibi sayılmadı. Oysa, onların da evi yıkılmış, onlar da barınacak yer aramak zorunda kalmıştı.
Onlar, konut sahibi olma haklarının bulunduğunu hep savundu, halen de savunuyor. Bu haklılık zemininde başkalarını da inandırdılar. Bunun için çok uğraş verdiler, ağır aksak ama kararlı yol aldılar.
Bugün ise rüyalarını planlanan konuta dönüştürebildiler. Ortaklaşmanın coşkusunu, planlama ellerine ulaştığında yine paylaştılar. Şimdi, komşularını seçme özgürlüğüne sahip olmanın avantajını da kullanmak istiyorlar.
Haksız da sayılmazlar, bunca yıl beklediler ve sabrettiler…
Siz hiç Kocaeli Evsiz Depremzedeleri Dayanışma ve Konut Yapı Kooperatifi adını duydunuz mu bilmem. Ama, en azından şimdi duyuyorsunuz.
Sözünü ettiğim perspektifi algılayan, algılatan ve gerçekliğini kanıtlayan genç ve kararlı kadrolar, söz konusu kooperatifin yönetiminde. 6 yıldır toplumsal dayanışma ruhu yaratmanın yaşam için kaçınılmaz olduğunu tavırları, duruşları ve yaptıkları işlerle anlattılar, anlatmaya da devam ediyorlar. İnadına dayanışma dediler ve de başardılar…
Kooperatifin tüm üyeleri, şimdi gözünü 1 Haziran 2009 tarihine dikti. TOKİ, konutların ihalesini o tarihte yapacak. Sonra da kısa sürede temel atılacak. Kooperatif üyeleri, bunların ardından, birlikte yaşama kararlılığını gösterdikleri komşularıyla olacaklar…
O mutluluğu tattıklarında, yine yeni bir şeyi kanıtlayacaklar. O da, ‘’özledikleri dünyayı yaratmak’’ …
İnadına siyasete gelince…
Bu kulvar, inadına yaşamak kadar kolay ve önü açık değil. Ama, kararlılık gösterilince
2009 seçim zeminini iyi değerlendirmenin de önü açılıyor.
Bu yüzden, siyaseten ittifakların da görünür olması gerek…
Evet, inadına siyaset yapacaksınız ve de inadına yoksullardan, ezilenlerden, işçi sınıfından ve emekçi halktan yana siyaset yapacaksınız, kolay değil. Tercih buysa, öncelikle bunu birinci derece halkaya yani en yakınlarınıza iyi anlatıp, geleceğine sahip çıkması için oyunu iyi değerlendirmesi gerektiğini vurgulayacaksınız. Ta ki, kabul görene kadar…
Hiç de kolay değil…
Bu seçim döneminde, hiç de kolay olmayan işler yapmak için yola çıkanların avantajı var. Şöyle ki;
Herkes proje diyor, yani projeler havada uçuşuyor. Ama, projecilik yapanların inandırılıcılığı yok. Halk, yeri geldiğinde, projecileri acımasızca eleştiriliyor…
Projeci siyasetçilerin karşısında, siyaseti ilkeli yapanların avantaj yaratan duruşu var. Bu avantajı halkın yararına siyaset üreterek değerlendirebilmek, daha nitelikli bir dünya yaratmak anlamına da gelir.
Bu seçimde, işçi sınıfı ve emekçi halk, en azından Kocaeli özelinde işbirlikçilerden kurtulma şansına sahip…
Öyle ki, işbirlikçi siyaset organizasyonlardan en önemli ikisinin adaylarında biri, geçmişteki icraatları dolayısıyla hala mahkeme kapılarında ve kendini savunmak zorunda…
Diğer aday ise görev başındayken gerçekleştirdiği uygulamaları dolayısıyla, gelecekte mahkeme kapılarını çokça aşındıracak gibi görünüyor…
Dolayısıyla, her iki işbirlikçi adayın kentin geleceğine müdahil olmaması gerekir. Bunu bilmek, hak edenlere gereken dersi vermek ve geleceğini aydınlık düşüncelere teslim etmek olanağı, işçiler ve emekçi halk açısından hiçbir zaman olmadığı kadar yakın…
Hatta bir adım ötede, yeter ki kararlılık olabilsin..
İnadına yaşayanlar, yaşarken inadına dayanışma yaratanlar, bu dayanışmayı inadına siyaset diyebilecek kararlılığa dönüştürdüklerinde, dünyayı, ülkemizi ve yaşadığımız kenti cehenneme çeviren sermayeci neoliberal politikalardan kurtulmanın yolu da açılmış olacak…
Herkese kolay gelsin…
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz