Küçük Bir Kayıktasınız
1 sayfadaki 1 sayfası
Küçük Bir Kayıktasınız
Küçük bir kayıktasınız,
gökyüzü ve denizden başka kelime bulamadan
seyrediyorsunuz dünyayı,
uzağa baksanız da gördünüz deniz
yakına baksanız da
ve sadece gökyüzü üstünüzdeki,
tek zenginliğiniz geceler ve düşleriniz
Küçük bir kayıktasınız ve durup dururken
malum oluyor yaşamak size;
topraktan, ırmaklardan, açlıktan,
en ince ayrıntısından aşkın,
acılardan, tütünden, köylülerden,
külden, emekten
ve bilcümle yankısından
söz ediyorsunuz hayatın;
oysa
ne bir rençberle yüzyüze gelmişliğiniz var
ne de bir işçiyle yoldaşça buluşmanız;
insan fırınlarından ve kitaplardan
dökülen külü duyurmadan
'kül' diyorsunuz,
açlık ve siyaset; sesinizde çarçabuk yeredip
çarçabuk yiten kelimeler,
kimse kimseyi öldürmemiş sokaklarınızda
bir dilim ekmek için,
tanımıyor ırmaklarınız
buzlarını kıra kıra
atı öküzü davarıyla
kıyısından kıyısına geçip
bir tutam ot arayan köylüleri,
yüzünüzde un ufak bir iz bırakmadı onca cinayet
uzaksınız çarpıntısına bir yaralı yüreğin,
acılarınız acı olmasına acı fakat
kapalı kapılar ardına çekilmiş
sadece sizi anlatıyor,
körelmiş gözleri harflerinizin,
en aydınlık düşüncelerinizde bile
tek fiyakanız burjuvalık
Küçük bir kayıktasınız,
sanrılar, sayıklayışlar ve uğultuyla
ve yılgın, sallantılı, sarhoş
dolanıyorsunuz dünyayı;
dünya gençleşiyor
siz yaşlanıyorsunuz.
Nihat Behram
gökyüzü ve denizden başka kelime bulamadan
seyrediyorsunuz dünyayı,
uzağa baksanız da gördünüz deniz
yakına baksanız da
ve sadece gökyüzü üstünüzdeki,
tek zenginliğiniz geceler ve düşleriniz
Küçük bir kayıktasınız ve durup dururken
malum oluyor yaşamak size;
topraktan, ırmaklardan, açlıktan,
en ince ayrıntısından aşkın,
acılardan, tütünden, köylülerden,
külden, emekten
ve bilcümle yankısından
söz ediyorsunuz hayatın;
oysa
ne bir rençberle yüzyüze gelmişliğiniz var
ne de bir işçiyle yoldaşça buluşmanız;
insan fırınlarından ve kitaplardan
dökülen külü duyurmadan
'kül' diyorsunuz,
açlık ve siyaset; sesinizde çarçabuk yeredip
çarçabuk yiten kelimeler,
kimse kimseyi öldürmemiş sokaklarınızda
bir dilim ekmek için,
tanımıyor ırmaklarınız
buzlarını kıra kıra
atı öküzü davarıyla
kıyısından kıyısına geçip
bir tutam ot arayan köylüleri,
yüzünüzde un ufak bir iz bırakmadı onca cinayet
uzaksınız çarpıntısına bir yaralı yüreğin,
acılarınız acı olmasına acı fakat
kapalı kapılar ardına çekilmiş
sadece sizi anlatıyor,
körelmiş gözleri harflerinizin,
en aydınlık düşüncelerinizde bile
tek fiyakanız burjuvalık
Küçük bir kayıktasınız,
sanrılar, sayıklayışlar ve uğultuyla
ve yılgın, sallantılı, sarhoş
dolanıyorsunuz dünyayı;
dünya gençleşiyor
siz yaşlanıyorsunuz.
Nihat Behram
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz