Hatırlayışlar
1 sayfadaki 1 sayfası
Hatırlayışlar
Hatırlayışlar (1)
Seni bileklerim uçarıyken sevmiştim
mağrur bir edayla bakıyordun dağlardan
köpükler saçarak dövünen ırmak
dudaklarında pembeleşen kabarcıklarla
taze çayırlara karışırken
ve toprak
serin bir rüzgârı emerken her sabah
arkadaş olmuştum ateşli duygularla
ey hayat seni bileklerim uçarıyken sevmiştim
üzümü mayhoşken koklamak isteyen çocuklar gibi.
Hatırlayışlar (2)
Dünyanın karanlık ve derin boşluğunda
resimlerim birer acı ateş yakıyor gençliğimden
Albümler feryadımla dolu
Kireç kıyısında çırpınan böceklerden
yükselen buhar
ve akasya bitlerini süpüren yağmur
akıyor o kentin dar sokaklarında
Yorgun ihtiyarların
merdiven silmekten elleri ağarmış kızlarını
ve kara boncuklar gibi gözleriyle çocukların
bahçelere sellerin taşıdığı
mil ve çakılla örtülmüş çillerini
ve nikotin
ve alkolle sararmış yüzlerini memurların
hatırlamak
kirli bir paçavra gibi
ateşten bir yumak gibi dolduruyor içimi
Karanlık bir mahzenden kurtularak
uzaklara açılan
ufacık pencereler bulmalıydım dağ eteklerinde
bağırmak için; kalbimin karanlık olmadığını
Hatırlayışlar (3)
O aşk ki
bana yalnız narinlik
kırağı, mahmuz,
tarçın serpilmiş bir göz
o aşk ki
beni yalnız damıtmış
Aylarca dar bir sokağın kasvetiyle
kıyısından
bucağından
iliştirmiş
o derin gömütüne
Ağzım- ki yaralardan
koparılmış kabuk-
parmaklarım- ki bataklıklara
saplanmış sazlardı-
ve her biri tek tek duygularımın
açılmış sonradan
titreşim ve gülümseyişle
O aşk ki
bana yalnız yabanlık
endam, benek,
başıboş azı dişleri
o aşk ki
beni yalnız
uyuşmuş dizlerimle kaçırmış
yapışıp bir atın yelesine
uçurum diplerinden
tan vaktine
Nihat Behram
Seni bileklerim uçarıyken sevmiştim
mağrur bir edayla bakıyordun dağlardan
köpükler saçarak dövünen ırmak
dudaklarında pembeleşen kabarcıklarla
taze çayırlara karışırken
ve toprak
serin bir rüzgârı emerken her sabah
arkadaş olmuştum ateşli duygularla
ey hayat seni bileklerim uçarıyken sevmiştim
üzümü mayhoşken koklamak isteyen çocuklar gibi.
Hatırlayışlar (2)
Dünyanın karanlık ve derin boşluğunda
resimlerim birer acı ateş yakıyor gençliğimden
Albümler feryadımla dolu
Kireç kıyısında çırpınan böceklerden
yükselen buhar
ve akasya bitlerini süpüren yağmur
akıyor o kentin dar sokaklarında
Yorgun ihtiyarların
merdiven silmekten elleri ağarmış kızlarını
ve kara boncuklar gibi gözleriyle çocukların
bahçelere sellerin taşıdığı
mil ve çakılla örtülmüş çillerini
ve nikotin
ve alkolle sararmış yüzlerini memurların
hatırlamak
kirli bir paçavra gibi
ateşten bir yumak gibi dolduruyor içimi
Karanlık bir mahzenden kurtularak
uzaklara açılan
ufacık pencereler bulmalıydım dağ eteklerinde
bağırmak için; kalbimin karanlık olmadığını
Hatırlayışlar (3)
O aşk ki
bana yalnız narinlik
kırağı, mahmuz,
tarçın serpilmiş bir göz
o aşk ki
beni yalnız damıtmış
Aylarca dar bir sokağın kasvetiyle
kıyısından
bucağından
iliştirmiş
o derin gömütüne
Ağzım- ki yaralardan
koparılmış kabuk-
parmaklarım- ki bataklıklara
saplanmış sazlardı-
ve her biri tek tek duygularımın
açılmış sonradan
titreşim ve gülümseyişle
O aşk ki
bana yalnız yabanlık
endam, benek,
başıboş azı dişleri
o aşk ki
beni yalnız
uyuşmuş dizlerimle kaçırmış
yapışıp bir atın yelesine
uçurum diplerinden
tan vaktine
Nihat Behram
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz