Öcalan'dan İncilere Devam, Nereye Kadar

ÖCALAN’DAN İNCİLERE DEVAM,NEREYE KADAR?


Öcalan, avukatları ile son görüşmesinde artık tartışmaya bile yer bırakmayacak şeyler söylemiştir. Artık açıkça Marksist olmadığını, Marksizmle hiçbir zaman birlikte ve beraber olmadığını ifade etmiştir. Kendisinin dili ile aşağıya alıntılayıp bakalım.
“
Krizin önüne model koydum

Kaleme aldığı son savunmayı bir kez daha gündemleştiren Öcalan, şöyle devam etti: 'Bu savunmalarım çok önemlidir. Ben elimden geleni yaptım. Bu bir savunmadır. Savunmamda birçok konuyu açıkladım, gerisi Kürtlere kalmış. Bu savunmalarımı Negri ve Hart da incelemeli, onlara özel selamlarımı iletiyorum. Onların eleştirilerini bekliyorum. Ben bu savunmalarımı, bu imkanlarda ancak bu kadarını yazabildim. Bu nedenle bu savunmalarımı bir giriş olarak kabul etmelidirler. İleride fırsatım olursa bunların felsefi temellerini, bilimsel temellerini çok daha iyi açıklayabilecek gücüm var. Mevcut uygarlık krizinin önüne bir sistem, bir model önermem müthiş heyecan veriyor, beni heyecanlandırıyor. Hegel'i okuyorum. Hegel ile benzer yönlerimiz var ama ben Marx gibi Hegel'i kopyalamadım. Marx, Hegel'i kopyalamış, taklit etmiştir. Hegel, iktidarı merkeze alıyor, ben demokratik toplumu, demokratik uygarlığı merkeze alıyorum. Savunmalarımda üzerimdeki ağı çözüyorum, deşifre ediyorum. Daha doğrusu benim şahsımda bir halkın, Kürtlerin hatta Ortadoğu'nun üzerindeki hegemonyayı çözüyorum, bir sistemi çözüyorum. Özellikle İngiltere'nin son iki yüz yıllık Ortadoğu'daki hegemonik yapısını çok iyi açıklıyorum. Bunları açığa çıkarıyorum. Felsefe benim için çok önemlidir. Şimdi Hegel'i okuyorum. Hegel'in görüşleri Avrupa için önemlidir. Ben Hegel gibi düşünüyorum demiyorum ama düşünceleri önemlidir. Hegel iktidarı inceliyor. İktidarı açıklıyorum. Kendimi anti-Marxist ilan etmeyeceğim. Ama Marx, Marxistler kapitalizme çok hizmet etmişlerdir, kapitalizme yol göstermişlerdir. Marx'ı en çok okuyanlar, ondan en çok faydalanan kapitalistlerdir, liberallerdir. Bugün kapitalizmi ayakta tutan Rusya ve Çin'dir. Rusya ve Çin olmasaydı, ne Amerika, ne Fransa, ne Almanya, İngiltere bugünkü durumda olmazdı, onları, kapitalist sistemi ayakta tutan Rusya ve Çin'dir.'”
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Öcalan, artık açıkça Marksizme küfür ve hakaret etmektedir.Mevcut düzenin karşısına tek ve gerçek alternatif bir sistemi,bir model önermeyi sadece kendisinin verdiğini iddia ederek, megalomanik bir yerde durduğunu ispata yer bırakmıyor.Bundan önce de kimi kereler, açık ya da gizli kendisini bir Mesih ilan etmesi gibi durumlar olmuştu, hatırlayınız.Uygarlık kriz içinde ve onun önüne bir sistem, bir model önermek Öcalan’a heyecan veriyor. Ne mutlu Öcalan’a. Emperyalist kapitalizmin bütün olarak krizi ve onun sonuçlarını kavramış ve ona tek çözüm üretmiş bir Öcalan. Elbette ki kendisini heyecanlandıran bir durum olmalıdır. ML’ler istedikleri kadar çırpınıp dursunlar, onlar çözüm üretmek gibi bir durumda değildirler. Zira düzeni algılayacak felsefi sistemleri,bilimsel temelleri yoktur. Bunu kavrayabilecek kapasiteleri de , güçleri de yoktur. !
Öcalan , gerçekte uçuyor, havalanıyor, kendisini erişilmez bir yere koyuyor.Ve durduğu yerden , yüz yıldan daha fazla zaman geçmiş bir tarihsel durumu tahrif etmeye girişiyor. Sanırız ki, Hegel ve Marks’ı yeni yeni okumaya başlamış biri için ve de kendi durumunu da hesaba katınca Hegel’i öne çıkarması,Marks’ın karşısına Hegel’i çıkarması oldukça doğal oluyor.Kendisini de bu arada Hegele’e benzetmesi de oldukça ilginç bir paradoks.
Hegel , dünya felsefe tarihine mal olmuş ve diyalektik yöntemin ilk sistemli kurucusu olarak bilinen bir filozoftur. Sanırız ki ; Öcalan oldukça kendini ve mevcudu aştı ki; kendisini Hegel ile özdeş kılabiliyor.Bu arada belirtmeliyiz ki,Hegel her ne kadar idealizmin derin sularında kulaç atmış ta olsa; diyalektik yöntemin en iyi kullanıcısı ve kurucusu bir filozof olarak kemiklerini sızlatmayı göze alarak Öcalan’ın durumuna baksa idi; söyleyeceklerini merak etmiyor değiliz.
Hegel’in diyalektiğinin en iyi öğrencisi olan Marks ve Engels ; onu idealizminden arındırarak ; materyalist bir kimliğe kavuşturmuşlardır. Zaten Marks’ın bu konudaki ifadesi de aynen şudur: “Kafası üzerinde duran diyalektiği ayakları üzerine dikeltmek”. Yani materyalizmden azade bir diyalektiği, materyalizmle buluşturmak. Eğer bu bağlam ve alanda Hegel ile oluyorsa Öcalan’ın yolu açık olsun. Dünyayı ve düzeni kavradığını iddia eden Öcalan; asla ve asla kavramadığını, kavrayamayacağını bir kez daha göstermiştir.Öcalan, gerçekte olmayacağı bir yere, bir role soyunmuştur: O da filozofluk.Filozofluk ; sonradan “ermelerle” olmuyor . Sanırız ki ; Öcalan bunları gözden kaçırıyor.
Diğer yandan tarihsel bir tahrifatta yapıyor Öcalan. Diyor ki,Marks Hegel’i kopyalamıştır.Yukarıda da ifade ettik; Marks Hegel’in diyalektik bağlamında öğrencisi olduğunu asla inkar etmemiştir. Tam tersine ,Hegel’indiyalektiği ile Feurbach’ın materyalizmini buluşturarak ; diyalektik materyalizmi oluşturduklarını söylemişlerdir. Ve de iddia ettikleri gibi, hiçbir şeyi yoktan var etmemişlerdir. Tam tersine var olanın üstüne bir şeyler koyarak, ondaki yanlışları, eksikleri görüp düzelterek, sınıfsal ve yaşam içindeki gerçeklere oturtarak ilerlemişlerdir. Bunda , iddia ettikleri ve yaptıkları arasında zerre kadar fark olmadığı açıktır.
Öcalan, sınıflar mücadelesini açıkça reddediyor.Diyor ki Hegel’i de aşarken “ Hegel her şeyin merkezine iktidarı koyuyor. Bense demokratik toplumu koyuyorum.” Öcalan, demokrasinin sınıfsal içeriğini ve iktidar merkezli bir sorun olduğunu tamamen inkar ediyor. Demektir ki, Öcalan sınıfsal gerçeklerin tümünü reddediyor. Zira Demokrasi iktidar sorunu ile birebir ilintilidir. Egemen sınıfın niteliğine göre belirlenen, egemenlik ilişkileri ile ortaya çıkan bir sorundur. Kim için, hangi sınıf veya katmanlar için demokrasi vs soruları ucu açık kalan, soyut bir demokrasi değildir sınıfların demokrasi ya da iktidar anlayışları. Öcalan ,her bakımdan oldukça bir şeyleri aşmıştır. Ama aştığı kendisidir,kendi ucube fikirleridir. Asla ve asla mevcut düzen ve ML değildir. Olamaz da.Zira çağımız emperyalist kapitalizm çağıdır. Bu çağda sınıflar mücadelesini reddeden , gerçekte her şeyi,kendini bile reddediyordur. Sınıflar mücadelesini emperyalist kapitalizm bile reddetmezken; Öcalan’ın reddetmesi çok ta anlamlı değildir . Öcalan , bu yeni duruşu ile olsa olsa yeni Kemalizm’de durabilir. Yani “ sınıfsız,imtiyazsız,ayrıcalıksız vs” halkçılık ilkesi gereği. Sanırız durak yeri burasıdır ki; bu da son çıkışları ile anlamlı yerine oturmaktadır.
Öcalan , burada da durmuyor. Anti-Marksist olmadığını söyledikten sonra korkunç bir iftiraya imza atıyor. Güya Marks ve Marksistler , kapitalizme hizmet etmişlerdir. Kapitalizme yol göstermişlerdir. Bu korkunç bir iftiradır. Niyetinden bağımsız olarak söylem bağlamında ML’i yalan ve iftira ile karalamaya dönük bir durumdur. Marks ve ML’lerin kapitalizmi ve sonrasında emperyalist kapitalizmi analiz edip, onu her bakımdan eleştiriye tabi tutup sosyalizmin tek ve nihai gerçeklik olduğunu ispatlayanları ; kapitalizme hizmet etmekle suçlamak akıl ve ruh sağlığından şüphe edilir. Başka bir şeyden değil. Kapitalizmi en iyi analiz edenler belki ve nihayetinde ML’lerdir. Ve de gerçekten onu aşıp sosyalizme doğru gidişi tarif edenler yine ML’lerdir. Ama ML ve sosyalizm davasının kurucusu ve devamcılarını; yıkmaya, yok etmeye çalıştıkları bir düzene hizmet ettiklerini iddia etmek akıl karı değildir. Bu sözlere diyecek bir şey bulmak zordur ve biz de bu zorluğu yaşıyoruz.
Diğer yandan , mevcut durumda Rusya ve Çin üzerinden sosyalizme ve ML’ e saldırmak tam bir kara gözlülüktür. Zira ne Rusya ve ne de Çin sosyalist değildirler. Rusya ,devlet kapitalizminden emperyalist kapitalizme geçeli aşağı yukarı 20 sene oluyor. Çin ise, zaten bize göre hiç sosyalist olmadı. Bu ülkeler ve mevcut durumu ile ilgili olarak sosyalizme saldırmak, ML’i küçük düşürmeye çalışmak emperyalist kapitalistlerin bile yaptığı bir iş değil şu günlerde. Demek ki; Öcalan bu bakımdan da emperyalist kapitalistleri aşmıştır.
Sayın Öcalan!
Epeydir aşıyorsunuz bir şeyleri. Elbette ki aşmak ya da aşmamak sizin feylosofik çerçevenizdedir.Ama unuttuğunuz bir şey var ki; ML sahipsiz değildir.ML’i aştığınızı iddia ettiniz. Gerekli yanıtları verdik sizlere.Açıkça ve net olarak “ben artık anti-Marksistim” deyin de kurtulun.Zira söyledikleriniz de zaten aşağı yukarı çıkan da budur. Neden karın ağrısı çekesiniz ki; deyin kurtulun. Bu o kadar sor değildir. Bugüne kadar onlarcası,milyonlarcası dünyada bu yoldan döndü. Biz ML’ler onlar ile kendimizi kıyaslamadık. Hep ileri baktık. Sakın bizler için üzülmeyiniz. Geri dönüp bakmayacağız sizin ardınızdan.
Sayın Öcalan !
Atın da üzerinizden şu kamburu kurtulunuz.ML olmadınız hiçbir zaman. Şimdi de anti-Marksist olmadığınızı iddia etmeye, kendinizi buna inandırmaya çalışıyorsunuz. Korkuyorsunuz Öcalan . Siz ve egemenler korkuyorlar . Kürt proletaryası ve emekçileri sosyalizmin ışıklı yolunda birleşecekler diye korkuyorsunuz, korkuyorlar. En iyisi siz ve egemenler , her biriniz “gölge etmeyiniz,başka ihsan istemeyiz” . Yolumuzdan ve duruşumuzdan uzak durunuz yeter. HERKES KENDİ ÇÖPLÜĞÜNE. HER HOROZ KENDİ ÇÖPLÜĞÜNE…


26.12.2008


Mahmut Halil Can (Sendiren)

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]