Devrimci Ahlak Düzenin 'Ahlak'ını Yenecek
1 sayfadaki 1 sayfası
Devrimci Ahlak Düzenin 'Ahlak'ını Yenecek
Düzenin ahlakı yoktur. Bu sözü günlük yaşamımızda çok sık kullanırız. Aslında bu söz düzeni de çok iyi ifade eder. Şöyle bir çevremize baktığımızda düzen ilişkilerinin tamamında elle tutulur, gözle görülür bir ilişki de bulmak mümkün değildir. İlişkilerin tamamı karşılıklı çıkarlar üzerine şekillenmiş, birinin birinden çıkarı var ise arada da bir ilişki gelişmiştir.
Görünürdeki bu ilişkiyi biraz deştiğimizde her türlü bencilliğin, çıkarın, ahlaksızlığın varolduğunu görürüz. Düzendeki bu ilişkiler tabii ki kendiliğindenci bir şekilde oluşmamıştır. Düzen varlığını sürdürmek için tüm kurumlarıyla yukarıdan aşağıya düzen ilişkilerini inşa etmek ister. Devletin tüm kurumları bu düzen ilişkileri içerisinde ahlaksızlığın sembolleri durumuna gelmişlerdir. Herhangi birine bile el attığımızda çürümenin, ahlaksızlığın, bencilliğin her türlüsü karşımıza çıkar, pisliğin bu kurumlar vasıtasıyla topluma empoze edildiğini görebiliriz.
Bu düzenin işbirlikçileri olan Koçlar, Sabancılar ve bilimum işbirlikçi burjuvalar bu düzenin ahlaksızlığını çok iyi görmemizi sağlarlar. İşbirlikçilerin ahlakı halkı sömürmek ve kendi çıkarlarını korumak üzerine kuruludur. Bunun için her yol mübahtır. Öyle ki kendi çıkarları için yapamayacakları ahlaksızlık, namussuzluk yoktur.
Bu işbirlikçiler sözde ülkelerini düşünen kimseler olarak kendilerini halka lanse etmek için ellerinden gelenleri ardlarına koymazlar; işbirlikçilerini halkın gözünde bir yerlere getirmek için tüm burjuva basının nimetlerini kullanarak kendini pazarlamaya çalışırlar. Güya işbirlikçilere göre ülke ciddi anlamda ekonomik bir krizdedir. Fakir ve zenginin arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini vb. birçok şey söylerler. Peki buna karşılık ne yaparlar? Hiçbir şey. Ama bu işbirlikçilerin karları her yıl düzenli bir şekilde artarken halkın yoksullaşması en alt sınırına varmıştır.
Onlar yoksul halkın çektiği acıların hiçbirini tasa bile etmezler. Yüzlerce emekçiyi sokağa atarken tek düşündükleri karlarıdır. Özelleştirme, özelleştirme diye tutturmalarının yine tek bir nedeni vardır. Emperyalizme, işbirlikçiliklerini kanıtlamak ve emperyalizmle beraber halkı daha fazla sömürmektir. Bu düzenin kurumlarından biri olan düzen partileri de işbirlikçiler gibi halkın değerlerini yozlaştırırlar. Yıllardır düzen partileri halka umut dağıtmak adına yalancılıktan başka birşey yapmamışlardır. Bu partiler biliriz ki her seçim döneminde halkı kandırmak için kolları sıvarlar, olmadık vaadlerde bulunurlar. Neredeyse gökyüzünü bile vaad ederler. Bugün yeni bir seçim dönemine giriyoruz.
Yine aynı yalanları, ahlaksızlıklarını, burjuva ayak oyunlarını sahneleyerek halktan oy istiyor, halka umut vermek için «Genel Af» diyorlar. Sanki yıllardır halka zulüm eden, devrimcileri katleden, kaybeden, Kürdistan'da köyleri yakan, halkı sömüren, mecliste yolsuzluk yapanlar ve çeteleri aklayanlar kendileri değil mi? Şimdi nasıl, hangi yüzle zulüm ettikleri bu halktan «Genel Af» diyerek oy bekliyorlar. Devrimciler yıllardır seçimin çare olmadığını ve bu düzenin değişmesi gerektiğini halka anlatmışlardır.
Nitekim bugün devrimcilerin anlattıkları bir bir doğrulanmıştır. Düzen tüm kurumlarıyla çürüme yaşarken düzen ahlakı da her türlü yolsuzluğu yaşamaktadır. Evet Bu Düzenin Altarnatifi Devrimciler ve Devrimci Ahlaktır Çünkü devrimci ahlak herşeyiyle halkın çıkarlarını savunan, insanlığın ve toplumun yücelmesini isteyen bir ahlaktır. Devrimcilerin bu düzenin alternatifi olduğunu göstermesinin ilk yolu kendi kişiliklerinde devrim yapabilmelerinden geçer. Bu mücadele burjuva ahlakıyla süren bir ideolojik mücadeledir. Burjuva ahlakı her türlü yolu deneyerek halka ve devrimcilere savaş açmıştır.
Devrimciler de her yolu deneyerek burjuva ahlakına karşı devrimci ahlakı hayatın her alanında yüceltmelidir. Bir devrimcinin halkın gözünde ahlaklı olabilmesinin ilk koşulu özünün ve sözünün bir olmasıdır. Eğer devrimciler çalışma yaptıkları bölgelerde, alanlarda, birimlerde bu değeri kişiliklerinin bir parçası yapmazlarsa hiçbir inandırıcılıkları kalmaz. Toplumdaki tüm kirlenmeye karşı devrimcileri koruyacak olan bu ahlaktır. Bu ahlakın mayasında dürüstlük, namuslu olmak ve fedakar olmak vardır. Eğer bir devrimci bu değerleri taşıyamazsa burjuva ahlakının ideolojik etkisi altına girmiştir. O lafta devrimcidir ama düşünce ve yaşam biçiminde devrimcilikten adım adım uzaklaşmış düzene dönme yolunda mesafe katetmiştir. Böylesi kişiler halkımız tarafından da sevilmez.
Bu düzenin çürümüşlüğü içerisinde halkın umudu olmak ancak devrimci değerleri taşımakla mümkün olur. Aslında halkın bizim kişiliğimizde görmek istediği, özlemini duyduğu adaletli, birbirine saygılı, hakça bir düzendir. İşte biz devrimciler bu düzenin bağrında yeni insanın, yeni düzenin yaratıcıları olmalıyız. Devrimci hareket tarihi boyunca ne söylediysek yaptık, ne yaptıysak savunduk diyerek halkın umudu olmuştur. Bu uğurda yüzlerce şehit verdik ve vermeye devam edeceğiz. Hareketimizin halkın nezninde daha fazla umut olması için bizlere düşen görev şehitlerimizin, partimizin bize emanet ettiği değerleri daha fazla büyütmek ve yüceltmektir. Bunu başarmanın yolu her koşulda direnmekten, okumaktan, kendimizi eğitmekten ve kişiliğimize yönelik her türlü saldırıdan başı dik, alnı açık çıkabilmekten geçmektedir.
Devrimci ahlak yaratılan değerlere sahip çıkmaktır. Eğer biz bu değerlere sahip çıkmazsak devrimciliğimizi lekeleriz. Bu lekenin alnımıza sürülmesini istemiyorsak tüm bilincimizle, zaaflarımızla mücadele etmeliyiz. Eğer zaaflarımızla mücadele etmeyi ertelediğimizde ve geriletmeye başladığımızda bizi bekleyen tehlike devrimci mücadeleden kopmak ve düzene dönmektir. Bu ne demektir. Yıllardır savaştığımız değerlere sırt çevirmek, döneklik yapmaktır. Düzen her zaman devrimci dönekleri kullanarak devrimin ve sosyalizmin prestijine darbeler vurmak istemiştir.
Nitekim 1990'lı yıllardan itibaren dünyada yaşanan gerçeklik budur. Sosyalist sistemin yıkılmasıyla emperyalizmin ideologları hep bir ağızdan sosyalizm öldü diyerek tüm medyayı harekete geçirmiş ve sosyalizm korkusundan kurtulacaklarını sanmışlardı.
O günden bugüne baktığımızda sosyalizm düşüncesi ideolojik olarak varlığını sürdürmüş, emperyalizme karşı halkların en büyük silahı olmaya devam etmektedir. Sosyalizmi düşüncede yaşamak, devrimci ahlakı içselleştirmekten geçmektedir.
Evet biz çok rahatlıkla sosyalizm öldü naraları atıldığında dönekliğin adının Gorbaçovculuk olduğu günlerde sosyalizm bayrağını şehitlerimiz nezdinde hep yukarıda taşıdık. Bu gücü ideolojimizden ve hiç taviz vermediğimiz ahlakımızdan aldık. Bugün yine her türlü çürümenin diz boyu olduğu koşullarda devrimci ahlakımızla her türlü ahlaksızlığa meydan okuyoruz. Bizi kirletmeye çalışanlara karşı amansız bir savaş veriyoruz.
Aslında bu savaş düşmanla aramızda yıllardır süren ideolojik bir savaştır. Bu savaşı ya devrimci ideoloji ya da düzen ideolojisi kazanacaktır. İşte bu savaşta yenik düşenler hiçbir ahlaki değere de sahip olmadıklarını gösterirler. Çünkü devrimci saflarda nefes almasını bırakıp düzende nefes almaya çalışanları bekleyen tek şey pis havadır.
Bizler tüm erdemlerimizle emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşımızı her cephede büyütürken devrimcilikten, devrimci ahlaktan nasiplerini almamış olanları da her türlü ahlaksızlık beklemektedir.
Görünürdeki bu ilişkiyi biraz deştiğimizde her türlü bencilliğin, çıkarın, ahlaksızlığın varolduğunu görürüz. Düzendeki bu ilişkiler tabii ki kendiliğindenci bir şekilde oluşmamıştır. Düzen varlığını sürdürmek için tüm kurumlarıyla yukarıdan aşağıya düzen ilişkilerini inşa etmek ister. Devletin tüm kurumları bu düzen ilişkileri içerisinde ahlaksızlığın sembolleri durumuna gelmişlerdir. Herhangi birine bile el attığımızda çürümenin, ahlaksızlığın, bencilliğin her türlüsü karşımıza çıkar, pisliğin bu kurumlar vasıtasıyla topluma empoze edildiğini görebiliriz.
Bu düzenin işbirlikçileri olan Koçlar, Sabancılar ve bilimum işbirlikçi burjuvalar bu düzenin ahlaksızlığını çok iyi görmemizi sağlarlar. İşbirlikçilerin ahlakı halkı sömürmek ve kendi çıkarlarını korumak üzerine kuruludur. Bunun için her yol mübahtır. Öyle ki kendi çıkarları için yapamayacakları ahlaksızlık, namussuzluk yoktur.
Bu işbirlikçiler sözde ülkelerini düşünen kimseler olarak kendilerini halka lanse etmek için ellerinden gelenleri ardlarına koymazlar; işbirlikçilerini halkın gözünde bir yerlere getirmek için tüm burjuva basının nimetlerini kullanarak kendini pazarlamaya çalışırlar. Güya işbirlikçilere göre ülke ciddi anlamda ekonomik bir krizdedir. Fakir ve zenginin arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini vb. birçok şey söylerler. Peki buna karşılık ne yaparlar? Hiçbir şey. Ama bu işbirlikçilerin karları her yıl düzenli bir şekilde artarken halkın yoksullaşması en alt sınırına varmıştır.
Onlar yoksul halkın çektiği acıların hiçbirini tasa bile etmezler. Yüzlerce emekçiyi sokağa atarken tek düşündükleri karlarıdır. Özelleştirme, özelleştirme diye tutturmalarının yine tek bir nedeni vardır. Emperyalizme, işbirlikçiliklerini kanıtlamak ve emperyalizmle beraber halkı daha fazla sömürmektir. Bu düzenin kurumlarından biri olan düzen partileri de işbirlikçiler gibi halkın değerlerini yozlaştırırlar. Yıllardır düzen partileri halka umut dağıtmak adına yalancılıktan başka birşey yapmamışlardır. Bu partiler biliriz ki her seçim döneminde halkı kandırmak için kolları sıvarlar, olmadık vaadlerde bulunurlar. Neredeyse gökyüzünü bile vaad ederler. Bugün yeni bir seçim dönemine giriyoruz.
Yine aynı yalanları, ahlaksızlıklarını, burjuva ayak oyunlarını sahneleyerek halktan oy istiyor, halka umut vermek için «Genel Af» diyorlar. Sanki yıllardır halka zulüm eden, devrimcileri katleden, kaybeden, Kürdistan'da köyleri yakan, halkı sömüren, mecliste yolsuzluk yapanlar ve çeteleri aklayanlar kendileri değil mi? Şimdi nasıl, hangi yüzle zulüm ettikleri bu halktan «Genel Af» diyerek oy bekliyorlar. Devrimciler yıllardır seçimin çare olmadığını ve bu düzenin değişmesi gerektiğini halka anlatmışlardır.
Nitekim bugün devrimcilerin anlattıkları bir bir doğrulanmıştır. Düzen tüm kurumlarıyla çürüme yaşarken düzen ahlakı da her türlü yolsuzluğu yaşamaktadır. Evet Bu Düzenin Altarnatifi Devrimciler ve Devrimci Ahlaktır Çünkü devrimci ahlak herşeyiyle halkın çıkarlarını savunan, insanlığın ve toplumun yücelmesini isteyen bir ahlaktır. Devrimcilerin bu düzenin alternatifi olduğunu göstermesinin ilk yolu kendi kişiliklerinde devrim yapabilmelerinden geçer. Bu mücadele burjuva ahlakıyla süren bir ideolojik mücadeledir. Burjuva ahlakı her türlü yolu deneyerek halka ve devrimcilere savaş açmıştır.
Devrimciler de her yolu deneyerek burjuva ahlakına karşı devrimci ahlakı hayatın her alanında yüceltmelidir. Bir devrimcinin halkın gözünde ahlaklı olabilmesinin ilk koşulu özünün ve sözünün bir olmasıdır. Eğer devrimciler çalışma yaptıkları bölgelerde, alanlarda, birimlerde bu değeri kişiliklerinin bir parçası yapmazlarsa hiçbir inandırıcılıkları kalmaz. Toplumdaki tüm kirlenmeye karşı devrimcileri koruyacak olan bu ahlaktır. Bu ahlakın mayasında dürüstlük, namuslu olmak ve fedakar olmak vardır. Eğer bir devrimci bu değerleri taşıyamazsa burjuva ahlakının ideolojik etkisi altına girmiştir. O lafta devrimcidir ama düşünce ve yaşam biçiminde devrimcilikten adım adım uzaklaşmış düzene dönme yolunda mesafe katetmiştir. Böylesi kişiler halkımız tarafından da sevilmez.
Bu düzenin çürümüşlüğü içerisinde halkın umudu olmak ancak devrimci değerleri taşımakla mümkün olur. Aslında halkın bizim kişiliğimizde görmek istediği, özlemini duyduğu adaletli, birbirine saygılı, hakça bir düzendir. İşte biz devrimciler bu düzenin bağrında yeni insanın, yeni düzenin yaratıcıları olmalıyız. Devrimci hareket tarihi boyunca ne söylediysek yaptık, ne yaptıysak savunduk diyerek halkın umudu olmuştur. Bu uğurda yüzlerce şehit verdik ve vermeye devam edeceğiz. Hareketimizin halkın nezninde daha fazla umut olması için bizlere düşen görev şehitlerimizin, partimizin bize emanet ettiği değerleri daha fazla büyütmek ve yüceltmektir. Bunu başarmanın yolu her koşulda direnmekten, okumaktan, kendimizi eğitmekten ve kişiliğimize yönelik her türlü saldırıdan başı dik, alnı açık çıkabilmekten geçmektedir.
Devrimci ahlak yaratılan değerlere sahip çıkmaktır. Eğer biz bu değerlere sahip çıkmazsak devrimciliğimizi lekeleriz. Bu lekenin alnımıza sürülmesini istemiyorsak tüm bilincimizle, zaaflarımızla mücadele etmeliyiz. Eğer zaaflarımızla mücadele etmeyi ertelediğimizde ve geriletmeye başladığımızda bizi bekleyen tehlike devrimci mücadeleden kopmak ve düzene dönmektir. Bu ne demektir. Yıllardır savaştığımız değerlere sırt çevirmek, döneklik yapmaktır. Düzen her zaman devrimci dönekleri kullanarak devrimin ve sosyalizmin prestijine darbeler vurmak istemiştir.
Nitekim 1990'lı yıllardan itibaren dünyada yaşanan gerçeklik budur. Sosyalist sistemin yıkılmasıyla emperyalizmin ideologları hep bir ağızdan sosyalizm öldü diyerek tüm medyayı harekete geçirmiş ve sosyalizm korkusundan kurtulacaklarını sanmışlardı.
O günden bugüne baktığımızda sosyalizm düşüncesi ideolojik olarak varlığını sürdürmüş, emperyalizme karşı halkların en büyük silahı olmaya devam etmektedir. Sosyalizmi düşüncede yaşamak, devrimci ahlakı içselleştirmekten geçmektedir.
Evet biz çok rahatlıkla sosyalizm öldü naraları atıldığında dönekliğin adının Gorbaçovculuk olduğu günlerde sosyalizm bayrağını şehitlerimiz nezdinde hep yukarıda taşıdık. Bu gücü ideolojimizden ve hiç taviz vermediğimiz ahlakımızdan aldık. Bugün yine her türlü çürümenin diz boyu olduğu koşullarda devrimci ahlakımızla her türlü ahlaksızlığa meydan okuyoruz. Bizi kirletmeye çalışanlara karşı amansız bir savaş veriyoruz.
Aslında bu savaş düşmanla aramızda yıllardır süren ideolojik bir savaştır. Bu savaşı ya devrimci ideoloji ya da düzen ideolojisi kazanacaktır. İşte bu savaşta yenik düşenler hiçbir ahlaki değere de sahip olmadıklarını gösterirler. Çünkü devrimci saflarda nefes almasını bırakıp düzende nefes almaya çalışanları bekleyen tek şey pis havadır.
Bizler tüm erdemlerimizle emperyalizme ve oligarşiye karşı savaşımızı her cephede büyütürken devrimcilikten, devrimci ahlaktan nasiplerini almamış olanları da her türlü ahlaksızlık beklemektedir.
Similar topics
» Devrimci Ahlak
» Alevi Mitingi ve Düzenin Sözde Açılımları
» Devrimci İç Yaşamın Örgütlenmesi
» Kadın ve Devrimci Olmak
» Devrimci İç Yaşamın Örgütlenmesi
» Alevi Mitingi ve Düzenin Sözde Açılımları
» Devrimci İç Yaşamın Örgütlenmesi
» Kadın ve Devrimci Olmak
» Devrimci İç Yaşamın Örgütlenmesi
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz