"Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
"Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
“DEVRİMİ HALKLAR DEĞİL SINIFLAR YAPAR”
Emperyalist kapitalist sistemin görevi sola ve sosyalizme saldırmak; bizim görevimiz de bu sistemi yıkmak. Yıkmak sözcüğünü olumluluk anlamında kullandığımız zaman sanırım doğru anlaşılmaktadır. Çünkü bir yanda insanın insan tarafından sömürülmesini; geniş emekçi yığınları özgürlüklerinde yoksun bırakılarak köleleştirilmesini savunan; yığınları aç, işsiz, yoksul, eğitim, yaşam ve sağlıklı yaşam hakkından yoksun bırakan kapitalizm; kapitalizmin karşısında insana insanlığını kazandıracak olan; eşitlik, özgürlük ve kardeşliği savunan sosyalizm.
Kapitalist sistem; korkunç yalanları ve bir vaatten öte bir anlamı olmayan propagandaları ile taşı yerinden oynattı. ABD emperyalistlerinin emperyalist Batı ile birlikte yürüttüğü ortak çalışma Polonya'da etkili oldu ve işçiler kendi içlerinden çıkardıkları CIA ajanı ve koyu bir Katolik olan Leh Walesa ile kendi iplerini kestiler. Walesa'yı Polonya'da Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturttular. Polonya hızla sosyalizm karşıtı bir çizgiye çekildi. Macaristan ve Çekoslovakya’da milliyetçi fitiller ateşlendi. Batı Almanya, Doğu Almanya'ya karşı bir yandan Berlin Duvarı'nı bahane ederek, özgürlükler şampiyonu kesilip kampanya yürütürken, diğer yandan da kesenin ağzını açarak milyarlarca mark karşılığında sosyalizm düşmanı CIA ajanı Gorbaçov'dan Doğu Almanya'yı satın aldı. Bu oyuna karşın direnme kararı alan Doğu Alman Komünistleri gördüler ki, hem emperyalistlerin hem de sözüm ona kızıllığı kalmamış ama kendilerine hâlâ Kızıl Ordu denilen iki kıskacın arasındalar. Doğu Alman komünistleri bütün bunlara karşın yine de direnmeden yanadırlar. Oturup direnmenin sonuçlarını çıkarırlar. Yenilgi kaçınılmazdır, kayıpları ise 25 milyon insandır. Bu sayı İkinci Paylaşım Savaşı kayıplarından bile fazladır. Direnmekten vazgeçilir. Berlin Duvarı yıkılır. Doğu-Barı birleşir. Almanya'da sosyal devlet olgusu çöker. Ücretler düşer, kazanılan sosyal haklar yitirilir. Çekoslovakya; Çek ve Slovakya olarak ikiye bölünür. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan AB'nin arka bahçesi haline gelir. Romanya'da Çavuşesku, Gorbaçov'un karşı devrimci tesi olan “açıklık” ve “ ”yeniden yapılanma” politikasını reddeder ve sosyalist bir devlet olarak yoluna devam edeceğini belirtir. Yine Kızıl Ordu'nun desteği ile içerdeki karşı devrimciler tarafından Çavuşesku bir darbe ile devrilerek eşi ile birlikte kurşuna dizilir. Yönetim karşı devrimcilerin eline geçer. Bulgaristan'da iş partinin tepesindekilerce tamamlanır.
Bu ülkeler AB'nin göz diktiği alanlar haline gelmekle kalmazlar, ABD emperyalistlerinin de askeri üstler kurdukları ülkeler haline gelirler. Süreç işler bu ülkeler birer ikişer AB bünyesine alınırlar.
ABD emperyalistlerinin ve AB'nin Balkanlarla ilgili politikaları yukarıdaki gelişmelere koşut olarak Yugoslavya'da da işleme konmuştur. Yugoslavya'nın parçalanmasının kendi çıkarı açısından Almanya Hırvatistan'dan başlamasını savunurken Amerika Kosova'dan başlatılmasını savunmaktadır. Almanya'nın dediği olur. Sonra arkası gelir ve Yugoslavya bugün itibariyle 10 parçaya bölünmüş durumdadır. Ana eksen Sırbistan'ın dışında öteki parçaların hepsi günümüzde emperyalistlerin nüfuz alanları haline gelmekle kalmamışlar, emperyalistlerin askeri üstlerine de dönüşmüşlerdir. İlginçtir. Adriyatik’teki bazı turistik adalar Alman'lar tarafından satın alınmıştır.
Buraların nasıl emperyalistlerin nüfuz alanına girdiğini bilmiyor değiliz. Emperyalistler buraları bölüp parçalamak ve egemenlikleri altına almak için etnik, inanç ve kültürel ayrılıkları kullanmışlar, bunları karşı karşıya getirererek birbirlerine karşı şiddet kullanmalarını sağlayarak şiddeti en üst düzeye tırmandırmışlardır. Bu politikanın sonucu ağır olmuş binlerce insan bu şiddetin arkasından yaşamını yitirmiştir. Bu politikaların planlayıcısı olan ABD emperyalistleri ve AB emperyalistleri sözüm ona şiddeti durdurmak için eski Yugoslavya topraklarına kapağı atmışlardır. Saldırı ve Savaş Örgütü NATO'da emperyalistler adına bu topraklarda konuşlanmış bulunmaktadır. Parçaları incelediğimiz zaman görürüz ki, emperyalist dünya Yugoslavya'yı neredeyse kent devletlerine bölmüş bulunmaktadır. Çünkü emperyalizme karşı savaşacak güçler ne kadar güçten düşürülürse boyun eğdirilmeleri ve sömürülmeleri o kadar kolay olacaktır. Zira Kafkaslarda araştırma yapan ABD emperyalistleri boşuna buralarda 50-60 devlet çıkar dememişlerdir. Özet olarak emperyalistlerin politikaları günümüzde budur.
ABD emperyalistleri Irak'a boyun eğdirmek için bu politikayı kullanmıştır. Irak, ABD'nin emperyalist politikalarının gereği olarak 3'e bölünmüş durumdadır. Bu bölünmede Kürtlerin bulunduğu bölge de Kerkük'ü saymazsak sorun yoktur. Çünkü; Kürtler ABD'nin Irak'ı işgal etmesini eylemli olarak desteklemişlerdir. Varlıklarını sürdürmeleri içinse ABD'nin işgalinin sürmesine gereksinmeleri vardır. Arap kökenli olmalarına karşın Sünni ve Şii'ler de karşı karşıyadırlar ve aralarında acımasızca süren bir iç savaş vardır. Bu yüzden ABD emperyalistlerine karşı güçlü bir direniş örgütlenememekte Irak'ta, ABD emperyalistleri ile birlikte onlarla işbirliği içinde olan işbirlikçilerin kanlı yönetimi sürmektedir. İşte emperyalistlerin halkları halklara düşman eden politikaları.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ (SLOGANI) ÜZERİNE
Bu slogan devrimci sosyalistlerin kullandığı bir belgidir. Çünkü kardeşlik belgisiyle birbirlerine bağlı olan halklar emperyalistlerin ve işbirlikçilerin politikalarına alet olup birbirlerini boğazlamazlar. Aksine silahlarını işgalcilere ve emperyalistlere karşı çevirirler. Yukarıda anlattıklarımızı boşuna anlatmış değiliz. Aynı oyunu emperyalistler Türkiye üzerinde de denemek istemektedirler. Uzun zamandır bu yönde sürdürülen politikalarla hatırı sayılacak bir yol da almış bulunmaktadır.
Ülkemizde kendilerini sol ya da sosyalist sayan kimi çevreler bu konuda tam bir aymazlık içindedirler. Bu çevrelerin yayın organlarına baktığımız zaman sürekli olarak Türk halkına yönelik kabul edilmesi zor eleştiriler getirilmekte eli kanlı bir Türk halkı portresi çizilmeye çalışılmaktadır. Bu tür politikaları Türklük üzerinden yürütmeyi devrimcilik sayanlar ya da sananlar örneğin bir Fransa, İngiltere, Almanya ya da benzeri ülkeler için devrimcilik adına da olsa tek bir sözcük yazmamakta, söylememektedirler. Onlara göre Anadolu coğrafyasında sürekli kırımlar yaşanmış ve bu kırımların sorumlusu da Türkler. Tarih bilinci yoksunluğu tam da budur işte. Bu gibiler için ne insanlık tarihinin o döneme özgü değer yargıları önemlidir, ne de Anadolu'nun kavimler kapısı olduğu, ne de insanlığın geldiği üretim ilişkilerindeki durak.
Eğer son yüzyıllık tarihi konuşursak görürüz ki, kapitalist Avrupa emperyalist aşamaya ulaştığın andan itibaren dünyayı emperyalist amaçlarla paylaşmak istemektedir. Hedefteki topraklarsa Osmanlı İmparatorluğu topraklarıdır. Birinci Paylaşım Savaşı'nın çıkışı sonrasında Anadolu topraklarının da nasıl paylaşıldığı öyle çok bilinmeyen bir şey değildir. Hiç kuşku yok ki, o dönemde bugünkü gibi yüzyıllarca bir arada yaşamış halkları birbirine kırdırmaktan çıkar elde edeceğini düşünen güçler vardı ve bu güçlerin kışkırtmasıyla yaşanmaması gereken acı olaylar yaşandı. Bu yaşanılan olaylardan Ermeniler, Rumlar kadar Türkler de nasiplerini almışlardır. Bu tarihsel gerçekleri tek yanlı olarak yaşanmış gibi görmek ve göstermeye çalışmak ne nesnelliktir ne de devrimcilikle bağlantısı vardır.
Dergilerinde sürekli olarak bu yönde yazılar yazanlar gerçekte ise bir açmaz içindedirler. Bunlar solu ve sosyalistleri marjinalleştirdikleri yetmiyormuş gibi emperyalist politikalara da kapı aralamaktadırlar. “Yaşasın halkların Kardeşliği” diye diye bu belginin içini boşaltarak Kürdü Türke, Türkü Kürde, Ermeniyi Türke, Türkü Ermeniye, Rumu Türke, Türkü Ruma düşman etmeye kalkarak egemen milliyetçiliği ve mikro milliyetçiliği körükleyenler bir soluklanmalı ve politikalarının emperyalizme nasıl hizmet ettiğini görmelidirler. Emperyalistlerin gündeme taşıdığı politikaların arkasından sürüklenmek ne devrimciliktir ne de sosyalistliktir. Hâlâ devrimcilikte yüzü olanlara anımsatmak isteriz. “Devrimi halklar değil, sınıflar yapar”( Karl Marks'ın Bakunin'le konuşmasından) Bu nedenle zahmet edin sayfalarınızı Türkiye işçi sınıfına açın, Kürt ve Türk emekçilerini karşı karşıya getirererek ve bölünmeye hizmet edecek politikalardan uzak durun! Yoksa küçük burjuva hayallerinizin içinde boğulan sadece siz olmazsınız.
Gözünüzü açın Lenin'e ve 1917 Ekim Devrimi sonrasına bakın!
Emperyalist kapitalist sistemin görevi sola ve sosyalizme saldırmak; bizim görevimiz de bu sistemi yıkmak. Yıkmak sözcüğünü olumluluk anlamında kullandığımız zaman sanırım doğru anlaşılmaktadır. Çünkü bir yanda insanın insan tarafından sömürülmesini; geniş emekçi yığınları özgürlüklerinde yoksun bırakılarak köleleştirilmesini savunan; yığınları aç, işsiz, yoksul, eğitim, yaşam ve sağlıklı yaşam hakkından yoksun bırakan kapitalizm; kapitalizmin karşısında insana insanlığını kazandıracak olan; eşitlik, özgürlük ve kardeşliği savunan sosyalizm.
Kapitalist sistem; korkunç yalanları ve bir vaatten öte bir anlamı olmayan propagandaları ile taşı yerinden oynattı. ABD emperyalistlerinin emperyalist Batı ile birlikte yürüttüğü ortak çalışma Polonya'da etkili oldu ve işçiler kendi içlerinden çıkardıkları CIA ajanı ve koyu bir Katolik olan Leh Walesa ile kendi iplerini kestiler. Walesa'yı Polonya'da Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturttular. Polonya hızla sosyalizm karşıtı bir çizgiye çekildi. Macaristan ve Çekoslovakya’da milliyetçi fitiller ateşlendi. Batı Almanya, Doğu Almanya'ya karşı bir yandan Berlin Duvarı'nı bahane ederek, özgürlükler şampiyonu kesilip kampanya yürütürken, diğer yandan da kesenin ağzını açarak milyarlarca mark karşılığında sosyalizm düşmanı CIA ajanı Gorbaçov'dan Doğu Almanya'yı satın aldı. Bu oyuna karşın direnme kararı alan Doğu Alman Komünistleri gördüler ki, hem emperyalistlerin hem de sözüm ona kızıllığı kalmamış ama kendilerine hâlâ Kızıl Ordu denilen iki kıskacın arasındalar. Doğu Alman komünistleri bütün bunlara karşın yine de direnmeden yanadırlar. Oturup direnmenin sonuçlarını çıkarırlar. Yenilgi kaçınılmazdır, kayıpları ise 25 milyon insandır. Bu sayı İkinci Paylaşım Savaşı kayıplarından bile fazladır. Direnmekten vazgeçilir. Berlin Duvarı yıkılır. Doğu-Barı birleşir. Almanya'da sosyal devlet olgusu çöker. Ücretler düşer, kazanılan sosyal haklar yitirilir. Çekoslovakya; Çek ve Slovakya olarak ikiye bölünür. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan AB'nin arka bahçesi haline gelir. Romanya'da Çavuşesku, Gorbaçov'un karşı devrimci tesi olan “açıklık” ve “ ”yeniden yapılanma” politikasını reddeder ve sosyalist bir devlet olarak yoluna devam edeceğini belirtir. Yine Kızıl Ordu'nun desteği ile içerdeki karşı devrimciler tarafından Çavuşesku bir darbe ile devrilerek eşi ile birlikte kurşuna dizilir. Yönetim karşı devrimcilerin eline geçer. Bulgaristan'da iş partinin tepesindekilerce tamamlanır.
Bu ülkeler AB'nin göz diktiği alanlar haline gelmekle kalmazlar, ABD emperyalistlerinin de askeri üstler kurdukları ülkeler haline gelirler. Süreç işler bu ülkeler birer ikişer AB bünyesine alınırlar.
ABD emperyalistlerinin ve AB'nin Balkanlarla ilgili politikaları yukarıdaki gelişmelere koşut olarak Yugoslavya'da da işleme konmuştur. Yugoslavya'nın parçalanmasının kendi çıkarı açısından Almanya Hırvatistan'dan başlamasını savunurken Amerika Kosova'dan başlatılmasını savunmaktadır. Almanya'nın dediği olur. Sonra arkası gelir ve Yugoslavya bugün itibariyle 10 parçaya bölünmüş durumdadır. Ana eksen Sırbistan'ın dışında öteki parçaların hepsi günümüzde emperyalistlerin nüfuz alanları haline gelmekle kalmamışlar, emperyalistlerin askeri üstlerine de dönüşmüşlerdir. İlginçtir. Adriyatik’teki bazı turistik adalar Alman'lar tarafından satın alınmıştır.
Buraların nasıl emperyalistlerin nüfuz alanına girdiğini bilmiyor değiliz. Emperyalistler buraları bölüp parçalamak ve egemenlikleri altına almak için etnik, inanç ve kültürel ayrılıkları kullanmışlar, bunları karşı karşıya getirererek birbirlerine karşı şiddet kullanmalarını sağlayarak şiddeti en üst düzeye tırmandırmışlardır. Bu politikanın sonucu ağır olmuş binlerce insan bu şiddetin arkasından yaşamını yitirmiştir. Bu politikaların planlayıcısı olan ABD emperyalistleri ve AB emperyalistleri sözüm ona şiddeti durdurmak için eski Yugoslavya topraklarına kapağı atmışlardır. Saldırı ve Savaş Örgütü NATO'da emperyalistler adına bu topraklarda konuşlanmış bulunmaktadır. Parçaları incelediğimiz zaman görürüz ki, emperyalist dünya Yugoslavya'yı neredeyse kent devletlerine bölmüş bulunmaktadır. Çünkü emperyalizme karşı savaşacak güçler ne kadar güçten düşürülürse boyun eğdirilmeleri ve sömürülmeleri o kadar kolay olacaktır. Zira Kafkaslarda araştırma yapan ABD emperyalistleri boşuna buralarda 50-60 devlet çıkar dememişlerdir. Özet olarak emperyalistlerin politikaları günümüzde budur.
ABD emperyalistleri Irak'a boyun eğdirmek için bu politikayı kullanmıştır. Irak, ABD'nin emperyalist politikalarının gereği olarak 3'e bölünmüş durumdadır. Bu bölünmede Kürtlerin bulunduğu bölge de Kerkük'ü saymazsak sorun yoktur. Çünkü; Kürtler ABD'nin Irak'ı işgal etmesini eylemli olarak desteklemişlerdir. Varlıklarını sürdürmeleri içinse ABD'nin işgalinin sürmesine gereksinmeleri vardır. Arap kökenli olmalarına karşın Sünni ve Şii'ler de karşı karşıyadırlar ve aralarında acımasızca süren bir iç savaş vardır. Bu yüzden ABD emperyalistlerine karşı güçlü bir direniş örgütlenememekte Irak'ta, ABD emperyalistleri ile birlikte onlarla işbirliği içinde olan işbirlikçilerin kanlı yönetimi sürmektedir. İşte emperyalistlerin halkları halklara düşman eden politikaları.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ (SLOGANI) ÜZERİNE
Bu slogan devrimci sosyalistlerin kullandığı bir belgidir. Çünkü kardeşlik belgisiyle birbirlerine bağlı olan halklar emperyalistlerin ve işbirlikçilerin politikalarına alet olup birbirlerini boğazlamazlar. Aksine silahlarını işgalcilere ve emperyalistlere karşı çevirirler. Yukarıda anlattıklarımızı boşuna anlatmış değiliz. Aynı oyunu emperyalistler Türkiye üzerinde de denemek istemektedirler. Uzun zamandır bu yönde sürdürülen politikalarla hatırı sayılacak bir yol da almış bulunmaktadır.
Ülkemizde kendilerini sol ya da sosyalist sayan kimi çevreler bu konuda tam bir aymazlık içindedirler. Bu çevrelerin yayın organlarına baktığımız zaman sürekli olarak Türk halkına yönelik kabul edilmesi zor eleştiriler getirilmekte eli kanlı bir Türk halkı portresi çizilmeye çalışılmaktadır. Bu tür politikaları Türklük üzerinden yürütmeyi devrimcilik sayanlar ya da sananlar örneğin bir Fransa, İngiltere, Almanya ya da benzeri ülkeler için devrimcilik adına da olsa tek bir sözcük yazmamakta, söylememektedirler. Onlara göre Anadolu coğrafyasında sürekli kırımlar yaşanmış ve bu kırımların sorumlusu da Türkler. Tarih bilinci yoksunluğu tam da budur işte. Bu gibiler için ne insanlık tarihinin o döneme özgü değer yargıları önemlidir, ne de Anadolu'nun kavimler kapısı olduğu, ne de insanlığın geldiği üretim ilişkilerindeki durak.
Eğer son yüzyıllık tarihi konuşursak görürüz ki, kapitalist Avrupa emperyalist aşamaya ulaştığın andan itibaren dünyayı emperyalist amaçlarla paylaşmak istemektedir. Hedefteki topraklarsa Osmanlı İmparatorluğu topraklarıdır. Birinci Paylaşım Savaşı'nın çıkışı sonrasında Anadolu topraklarının da nasıl paylaşıldığı öyle çok bilinmeyen bir şey değildir. Hiç kuşku yok ki, o dönemde bugünkü gibi yüzyıllarca bir arada yaşamış halkları birbirine kırdırmaktan çıkar elde edeceğini düşünen güçler vardı ve bu güçlerin kışkırtmasıyla yaşanmaması gereken acı olaylar yaşandı. Bu yaşanılan olaylardan Ermeniler, Rumlar kadar Türkler de nasiplerini almışlardır. Bu tarihsel gerçekleri tek yanlı olarak yaşanmış gibi görmek ve göstermeye çalışmak ne nesnelliktir ne de devrimcilikle bağlantısı vardır.
Dergilerinde sürekli olarak bu yönde yazılar yazanlar gerçekte ise bir açmaz içindedirler. Bunlar solu ve sosyalistleri marjinalleştirdikleri yetmiyormuş gibi emperyalist politikalara da kapı aralamaktadırlar. “Yaşasın halkların Kardeşliği” diye diye bu belginin içini boşaltarak Kürdü Türke, Türkü Kürde, Ermeniyi Türke, Türkü Ermeniye, Rumu Türke, Türkü Ruma düşman etmeye kalkarak egemen milliyetçiliği ve mikro milliyetçiliği körükleyenler bir soluklanmalı ve politikalarının emperyalizme nasıl hizmet ettiğini görmelidirler. Emperyalistlerin gündeme taşıdığı politikaların arkasından sürüklenmek ne devrimciliktir ne de sosyalistliktir. Hâlâ devrimcilikte yüzü olanlara anımsatmak isteriz. “Devrimi halklar değil, sınıflar yapar”( Karl Marks'ın Bakunin'le konuşmasından) Bu nedenle zahmet edin sayfalarınızı Türkiye işçi sınıfına açın, Kürt ve Türk emekçilerini karşı karşıya getirererek ve bölünmeye hizmet edecek politikalardan uzak durun! Yoksa küçük burjuva hayallerinizin içinde boğulan sadece siz olmazsınız.
Gözünüzü açın Lenin'e ve 1917 Ekim Devrimi sonrasına bakın!
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
DEGERLI YOLDAS,
BU slogan KIBRIS Halklarinin ozel durumundan ortaya cikmis ve kibrisli devrimcilerin sikca kullandigi bir slogandir . Butun sekli BAGIMSIZ KIBRIS BUTUN HALKLAR KARDESTIR . Bu kibrista taki rum Turk Halklarinin birbirlerne guvenini artirmak sovenizmi yikmak icin atilan bir slogan .
Tabiiki verilen mucadele sinif mucadelesi. Ancak < HALK> kelimesi devrimden cikari olan kitleyi kast ediyor .Bu birlesik cebhenin kendi oz yapisidir.SINIF mucadelesi yapilirken devrimi sadece isci den beklemekte bir hayaldir. Kaldiki Halk isci koylu masa iscisi memurlar ve kucuk esnafin kendisidir sen sanirim bunu ULUS la karistirmis sin.Diger yandan EMPERYALISTLERIN , OSMANLI topraklarinda olan gozleri, Bu tavir bize cok yabanci gelmiyor. Su anda medyanin dilinde olan birilerni hatirlatdi birden bire birde turkiye egemenlernin kullandigi bir deyim , TURK konusundaki hassasiyetini ise anlamis degilim.Bir yandan sinif mucadelesinden soz ediyorsun fakat ayni sinifin icindeki degisik ulusal halkin kardesligne karsi cikiyorsun. Avrupadaki bahseddigin ulkeler ise simdi yapilmak istenen lerin gecmis hatalaridir .ANTI FASIST devrim sonucu yukardan asagi orgutlenmis revizyonist anlayisin sosyalist gorunumu idi.Simdi yine cevrene bakarsan orneklerni gorebilirsin . Secim yolu ile iktidara gelmeye calisan kominist partileri?ne derece basarili olabilirler secim yolu ile iktidar olduklari taktirde kapitalist devleti ,nasil yikip da sosyalist devrime donusturecekleri sorular isareti??? Kaldiki birde buna T harfini eklemeyi ihmal edmiyorlar .Once bu gibi hariketler devrimci hariketin ve sinif mucadelesinin kacta kacini devrime yonlendirebilirler once bu acikliga kavusturulmali.S enin bu dusuncenin cok daha kotu senaryosunuda gordum .Rum dostu Turk dusmani diyenlerde oldu .Yalniz goz ardi yapilan sudur evet biz RUM ve TURK egemenlerine dusmaniz, KURT egemenlerne de dusmaniz INGILIZ egemenlernede burjuvzinin tumune dusmaniz ve TUM ULUSLARIN HALKlarnada kardesiz bunun sakincasi nerde.? Seni bu semanin bir tek HALKLARIN KARDESLIGIMI rahadsiz eddi yani biz simdi turkiye halklarinin hangisini kardeslikten cikartalim TURK HALKINIMI yoksa KURT HALKINIMI. Gerci bu karari THD verecek benim yaklasimim sadece eenternastyonalist bir yaklasimdir. Eger gercek ten sinifsal mucadeleyi yukseltmekse amacin ,HALKLARIN KARDESLIGINDEN DEGIL, DUSMANLIGINDAN Kork
YOLDASCA SELAMLAR
YASASIN DEVRIMCI MUCADELE YASASIN HALKLARIN KARDESLIGI.
BU slogan KIBRIS Halklarinin ozel durumundan ortaya cikmis ve kibrisli devrimcilerin sikca kullandigi bir slogandir . Butun sekli BAGIMSIZ KIBRIS BUTUN HALKLAR KARDESTIR . Bu kibrista taki rum Turk Halklarinin birbirlerne guvenini artirmak sovenizmi yikmak icin atilan bir slogan .
Tabiiki verilen mucadele sinif mucadelesi. Ancak < HALK> kelimesi devrimden cikari olan kitleyi kast ediyor .Bu birlesik cebhenin kendi oz yapisidir.SINIF mucadelesi yapilirken devrimi sadece isci den beklemekte bir hayaldir. Kaldiki Halk isci koylu masa iscisi memurlar ve kucuk esnafin kendisidir sen sanirim bunu ULUS la karistirmis sin.Diger yandan EMPERYALISTLERIN , OSMANLI topraklarinda olan gozleri, Bu tavir bize cok yabanci gelmiyor. Su anda medyanin dilinde olan birilerni hatirlatdi birden bire birde turkiye egemenlernin kullandigi bir deyim , TURK konusundaki hassasiyetini ise anlamis degilim.Bir yandan sinif mucadelesinden soz ediyorsun fakat ayni sinifin icindeki degisik ulusal halkin kardesligne karsi cikiyorsun. Avrupadaki bahseddigin ulkeler ise simdi yapilmak istenen lerin gecmis hatalaridir .ANTI FASIST devrim sonucu yukardan asagi orgutlenmis revizyonist anlayisin sosyalist gorunumu idi.Simdi yine cevrene bakarsan orneklerni gorebilirsin . Secim yolu ile iktidara gelmeye calisan kominist partileri?ne derece basarili olabilirler secim yolu ile iktidar olduklari taktirde kapitalist devleti ,nasil yikip da sosyalist devrime donusturecekleri sorular isareti??? Kaldiki birde buna T harfini eklemeyi ihmal edmiyorlar .Once bu gibi hariketler devrimci hariketin ve sinif mucadelesinin kacta kacini devrime yonlendirebilirler once bu acikliga kavusturulmali.S enin bu dusuncenin cok daha kotu senaryosunuda gordum .Rum dostu Turk dusmani diyenlerde oldu .Yalniz goz ardi yapilan sudur evet biz RUM ve TURK egemenlerine dusmaniz, KURT egemenlerne de dusmaniz INGILIZ egemenlernede burjuvzinin tumune dusmaniz ve TUM ULUSLARIN HALKlarnada kardesiz bunun sakincasi nerde.? Seni bu semanin bir tek HALKLARIN KARDESLIGIMI rahadsiz eddi yani biz simdi turkiye halklarinin hangisini kardeslikten cikartalim TURK HALKINIMI yoksa KURT HALKINIMI. Gerci bu karari THD verecek benim yaklasimim sadece eenternastyonalist bir yaklasimdir. Eger gercek ten sinifsal mucadeleyi yukseltmekse amacin ,HALKLARIN KARDESLIGINDEN DEGIL, DUSMANLIGINDAN Kork
YOLDASCA SELAMLAR
YASASIN DEVRIMCI MUCADELE YASASIN HALKLARIN KARDESLIGI.
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
Degrli yoldasim,
Konular sinifsal temele ve sinif mucadelesine dayandirilmadigi muddetce bu tartismalr devam eder. sinif mucadelesi gercek oncu olan sinif partisi kominist partinin onculugunden yoksun ve burjuvazinin halklari isci sinifini bolmek icin kurdugu dine inanclara dayali bir takim dini derneklerin kendini kominist ve devrimci tanitmasi sanirim sorunlar burdan kaynaklanir. Alevi ler her ne kadar devrimci hariketin icinde mucadele edselerde ki ediyorlarda gercek aleviligin MUSLUMANligin bir kolu oldugunu ve Sadece Alevi Omanin kominist sosyalist mucadele ve kulturu ile hicbir alakasinin bulunmadigini bilmesi gerekir.Devrimci hariket icine ALEVI, SUNNI, TURK ,RUM,ERMENI GIBI antogonizmalari burjuvazi bilerek ve planli bir sekilde provakasyon amacli yerlestirilmistir.Bu yuzden ortak mucadele,orgutlenme ve isci sinifi icinde farkli ulusal ozellikler veya kultur farki bulunan HALK larin kardesligi gereklidir. Ortak yapilanma ve sinif mucadelesi HALKLARIN kardesliginden gecer. YASASIN ISCI SINIFI NIN YUKSELEN DEVRIMCI MUCADELESI YASASIN HALKLARIN KARDESLIGI.
Konular sinifsal temele ve sinif mucadelesine dayandirilmadigi muddetce bu tartismalr devam eder. sinif mucadelesi gercek oncu olan sinif partisi kominist partinin onculugunden yoksun ve burjuvazinin halklari isci sinifini bolmek icin kurdugu dine inanclara dayali bir takim dini derneklerin kendini kominist ve devrimci tanitmasi sanirim sorunlar burdan kaynaklanir. Alevi ler her ne kadar devrimci hariketin icinde mucadele edselerde ki ediyorlarda gercek aleviligin MUSLUMANligin bir kolu oldugunu ve Sadece Alevi Omanin kominist sosyalist mucadele ve kulturu ile hicbir alakasinin bulunmadigini bilmesi gerekir.Devrimci hariket icine ALEVI, SUNNI, TURK ,RUM,ERMENI GIBI antogonizmalari burjuvazi bilerek ve planli bir sekilde provakasyon amacli yerlestirilmistir.Bu yuzden ortak mucadele,orgutlenme ve isci sinifi icinde farkli ulusal ozellikler veya kultur farki bulunan HALK larin kardesligi gereklidir. Ortak yapilanma ve sinif mucadelesi HALKLARIN kardesliginden gecer. YASASIN ISCI SINIFI NIN YUKSELEN DEVRIMCI MUCADELESI YASASIN HALKLARIN KARDESLIGI.
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
Verilen mucadele siniflarin mucadelesi ise burada oncu guc isci sinifidir onun arkasindan koyluler ogrenciler,ve diger katmanlari gelir,burada ulus ile karistirmissin demen bazi farkliliklari tam olarak netlestirmemenden kaynaklanmaktadir.
Yaziya yazmis oldugun yorumlara bakilirsa yazilanlari hem onayliyorsun hemde karsi cikiyorsun bunun nasil bir paradox olusturdugunu umarim gormektesin.
Onder guc olan isci sinifi ve sinifsal mucadelesini ellerinin tersi ile itip Marksizmi leninizmi inkar edenler,egemen milliyetçiliği ve mikro milliyetçiliği körükleyenlerin ve politikalarının emperyalizme nasıl hizmet ettiğini görmezlikten gelip "YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ" diyerek slogan atanlarin gecmiste ve gunumuzde sol ve sosyalist kisvesi altinda yapmis olduklari ortada,ayrica bakin biz Kurdleri,Turkleri,Rumlari vb,destekliyoruz diyerek ikiyuzlu oportunist yapilanmaya girenler ve bu yapilanma icinde olan reformist revizyonistlerin sapkalarini cikarip dusunmeleri gerek.Ayrica secim yolu ile iktidar olduklari taktirde kapitalist devleti , yikip da eşitlik, özgürlük ve kardeşliği savunan sosyalizmi kuracagini dusunen parlementerizmin camuruna saplanmis Komunist partilerin cirpindikca dahada bu camurda yok olacagini ortadadir.Enternasyonalizmin sloganı işçilerin kardeşliği degilmidir enternasyonalizm ulus ve halk kavramlarını burjuvazinin uydurduğu üst yapı kurumları olarak dışlamazmi ? Lenin ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunmakla birlikte emperyalizme hizmet eden gerici ve bölücü hareketlere açıkça karşı çıkıyordu. Ulusal hareketin desteklenmesi için öncelikle bilimsel ve tarihsel ölçütlerle bir ulustan bahsetmek, ayrica ulusal hareketin emperyalizmi güçlendiren değil zayıflatan bir sömürgecilik karşıtı hareket olması şart koşuluyordu Leninin yazmis oldugu uluslarin kendi kaderlerini tayin hakki isimli kitaba islerine geldikce sarilanlar acikca dusmanimin dusmani dostumdur deyip Emperyalist-Kapitalist guclere nasıl olurda hizmet ettiğini görmemekte direniyorlar.
Yaziya yazmis oldugun yorumlara bakilirsa yazilanlari hem onayliyorsun hemde karsi cikiyorsun bunun nasil bir paradox olusturdugunu umarim gormektesin.
Onder guc olan isci sinifi ve sinifsal mucadelesini ellerinin tersi ile itip Marksizmi leninizmi inkar edenler,egemen milliyetçiliği ve mikro milliyetçiliği körükleyenlerin ve politikalarının emperyalizme nasıl hizmet ettiğini görmezlikten gelip "YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ" diyerek slogan atanlarin gecmiste ve gunumuzde sol ve sosyalist kisvesi altinda yapmis olduklari ortada,ayrica bakin biz Kurdleri,Turkleri,Rumlari vb,destekliyoruz diyerek ikiyuzlu oportunist yapilanmaya girenler ve bu yapilanma icinde olan reformist revizyonistlerin sapkalarini cikarip dusunmeleri gerek.Ayrica secim yolu ile iktidar olduklari taktirde kapitalist devleti , yikip da eşitlik, özgürlük ve kardeşliği savunan sosyalizmi kuracagini dusunen parlementerizmin camuruna saplanmis Komunist partilerin cirpindikca dahada bu camurda yok olacagini ortadadir.Enternasyonalizmin sloganı işçilerin kardeşliği degilmidir enternasyonalizm ulus ve halk kavramlarını burjuvazinin uydurduğu üst yapı kurumları olarak dışlamazmi ? Lenin ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunmakla birlikte emperyalizme hizmet eden gerici ve bölücü hareketlere açıkça karşı çıkıyordu. Ulusal hareketin desteklenmesi için öncelikle bilimsel ve tarihsel ölçütlerle bir ulustan bahsetmek, ayrica ulusal hareketin emperyalizmi güçlendiren değil zayıflatan bir sömürgecilik karşıtı hareket olması şart koşuluyordu Leninin yazmis oldugu uluslarin kendi kaderlerini tayin hakki isimli kitaba islerine geldikce sarilanlar acikca dusmanimin dusmani dostumdur deyip Emperyalist-Kapitalist guclere nasıl olurda hizmet ettiğini görmemekte direniyorlar.
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
Türkler Kürtler Rumlar yada her hangi ulusların kardeşçe yaşayamamasının önündeki en büyük engel, bu halkların brujuvazilerinin birbirlerine egemenlik kurmaya çalışması yani sermaye sahipliğinden başka bir şey değildir. Ayrıca Türkiye olarak ele aldığımızda Kürt aşiret reisleri ve Kürt kökenli sermaye sahipleri Türkiye deki egemen sınıfın ayrılmaz bir parçasıdır. Sermayeden kurtulmanın ön koşulu da Emperyalistlerin eşgüdümündeki Halk kavramı değil Sınıf kavramıdır.
Birleşik cephenin öz yapısı bir kanun değil ve güncelleme ile tespit mümkündür. Bu günün şartlarında devrimi, küçük brujuvaziden yada orta sınıf beyaz yakalısından beklemek mi, yoksa; sermayeye gücünü veren en büyük sınıf olan işçi sınıfından mı beklemek daha mantıklıdır. Köylüler, memurlar yada halklar bir devrim dinamiği oluşturabilir ancak devrimi yapacak olan, devrimin merkezine işçi sınıfını almış öğrenciler ve aydınların öncülüğündeki komünist partidir. Yani öne çıkarılması gereken halklar değil sınıfın kendisidir.
Altuğ yoldaşında bahsettiği gibi halkların ön plana çıkarılması ukkth nin emperyalizmin güdümünde sündürülmesinden başka bir şey değildir. Seçim yoluyla iktidara gelmeye çalışan reformist-revizyonist komünist partilerden bahsederken ulusal mücadeleyi merkeze alıp devrime gitmeye çalışan partilerden ve ülkelerinden bahsetmek çok daha doğru olacaktır. Çok sınırlıda olsa Polonya,Yugoslavya, Almanya gibi örneklerle yazıda bu çok açık bir şekilde anlatılmış.
Konu başlığı “Devrimi halklar değil sınıflar yapar” olan yazı, mücadelenin, tam da sizin dediğiniz gibi sınıfsal temele ve sınıf mücadelesine dayandırılmasını ön gören bir yazı olarak algılıyorum. Yine yazının devamında kendisine solcu ve komünist yakıştırması yapan örgütlerin, egemen güçlerden bahsederken ezilenlerin işçi ve emekçiler olduğunu unutup egemen gücün Türkler olduğunu söyleyip, “Faşist Türk Devleti” gibi yakıştırmalar yaparak “Yaşasın Halkların Kardeşliği” nutuğu çeken aymazları afişe eden bu yazıyı tebrik ediyorum.
YAŞASIN İŞÇİLERİN KARDEŞİLİĞİ!
DÜNYANIN BÜTÜN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN
Birleşik cephenin öz yapısı bir kanun değil ve güncelleme ile tespit mümkündür. Bu günün şartlarında devrimi, küçük brujuvaziden yada orta sınıf beyaz yakalısından beklemek mi, yoksa; sermayeye gücünü veren en büyük sınıf olan işçi sınıfından mı beklemek daha mantıklıdır. Köylüler, memurlar yada halklar bir devrim dinamiği oluşturabilir ancak devrimi yapacak olan, devrimin merkezine işçi sınıfını almış öğrenciler ve aydınların öncülüğündeki komünist partidir. Yani öne çıkarılması gereken halklar değil sınıfın kendisidir.
Altuğ yoldaşında bahsettiği gibi halkların ön plana çıkarılması ukkth nin emperyalizmin güdümünde sündürülmesinden başka bir şey değildir. Seçim yoluyla iktidara gelmeye çalışan reformist-revizyonist komünist partilerden bahsederken ulusal mücadeleyi merkeze alıp devrime gitmeye çalışan partilerden ve ülkelerinden bahsetmek çok daha doğru olacaktır. Çok sınırlıda olsa Polonya,Yugoslavya, Almanya gibi örneklerle yazıda bu çok açık bir şekilde anlatılmış.
Konu başlığı “Devrimi halklar değil sınıflar yapar” olan yazı, mücadelenin, tam da sizin dediğiniz gibi sınıfsal temele ve sınıf mücadelesine dayandırılmasını ön gören bir yazı olarak algılıyorum. Yine yazının devamında kendisine solcu ve komünist yakıştırması yapan örgütlerin, egemen güçlerden bahsederken ezilenlerin işçi ve emekçiler olduğunu unutup egemen gücün Türkler olduğunu söyleyip, “Faşist Türk Devleti” gibi yakıştırmalar yaparak “Yaşasın Halkların Kardeşliği” nutuğu çeken aymazları afişe eden bu yazıyı tebrik ediyorum.
YAŞASIN İŞÇİLERİN KARDEŞİLİĞİ!
DÜNYANIN BÜTÜN İŞÇİLERİ BİRLEŞİN
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
DEGERLI YOLDASIM,
elestiri oncelikle senin konuyu turkler KANLI BICAKLI KATILLER gibi gosterilimeye calisilir sozunden yola cikarak ele aldim. Once sunu soylemek gerekir ki devrimci hariketi bir ulusa dayandirmak yanlistir.Her ne kadar bir ulusun devrimcileri isci sinifi onderlik yapabilsede bu ekonomik ve syasi olarak gelisen herhangi bir isci sinifini onculugune dayandirilir. Giger bir konu ise Birlesik cebhe gunun kosul ve sartlarna dayandirilir bu bir gercekdir.Bu neden den dolayidirki Turkiye TDH nin ortak tesbiti olan turkiye oligarsik devletinin Carpik bir yapiya sahib olusudur. Anti emperyalist mucadele sonucu burjuva demokratik devrimini tamamlayan Turkiyede uretim iliskileri feodal ve kapitalist uretim iliskilernin carpik bir sekilde yurudugudur. Bu neden den dolayi diger gelismiz kapitalist sistemdeki proleterya sadece sanayi iscisi veya toprak iscisi yaqda beyaz yakali dedigin masa iscisi yoktur .Bunun yaninda yoksul kucuk toprak sahibi koyluler ve kepengini zorla acan bor icindeki esnaf ta mevcut.ISCI sinifi partisi ve isci sinifi onderligi devrimin katmanlari olan halki reddetmiyor. Sinif temeli ise bu anlamda takelci isbirlikci burcuvazinin disnda, FASIST orgutlerin karsisindaki bir devrimci orgutlenme ve HALK hariketini on gorur. HALK ezilen tabakalari ile zaten sinifin kendisidir. Turklerin katil gosterilme si ise bu tamami ile Turk burjuvazisinin kendi sorumlulugiudur Turkiye halklarinin sozde cumhuriyeti sadece bir ulusa TURK ulusuna milli devlet olarak dayandirildigindan dolayidir. Bunun TDH ile bir ilgisi olamaz zaten TDH bunun icin vardir'DAiger bir konu ise ana vatan meselesi ,ISCI sinifinin vatani yoktur. VATAN mulkiyet ve egemenlik sinirlari icinde burjuvazinin kontrolundeki bir toprak parcasidir.Devrimcilerin gorevi ise sinirsiz ve sinifsiz toplumu yaradma mucadelesidir. Sinifsal onculugu kabul eden bir yodas olarak,yine bu konuda herhangi bir ulusun sinifini suclaman anlamsizdir.VATANINI yada osmanli topraklrini isgal edmek isteyen EMPERYALIZIM zaten TURKIYE burjuvazisinin ortagidirlar. OSMANLI topraginin kontrol ve yetki alanlari sinirlari EMPERYAlistler tarafindan paylasilmis ve kontrol altina alinmistir. Senin yazdgin yazinin iceriginde sanki TURKIYE ILE KURTLER arasindaki savasi ima edr gibi bir durum ortaya cikar kasdetdigin bu ise EMPERYALIST FASIST Saldirilarin bir parcasi olup gerek kurt isci sinifi gerekse turk isci sinifini hedeflemistir. Diger konulari karistirmak ne kadar yararli olur bilemem yani kurt hariketi olarak ortaya cikmasi yanlis bu isci sinifi mucadelesini sabtirmistir benim gorusum turkiyede sinifsal mucadelenin yukseltilmesi ve feodal orgut kitle orgutlerinin isci sinifi hariketinden soyutlanmasidir. CEM evleri CAMILER hocalar dedeler ozunde dinin bir parcasi ve kitleyi afyonlayan burjuvazinin hortlattigi provakasyon yataklaridir. HALKLARIN KARDESLIGI cercevesinde herturlu feodal orgut ve kuruluslarin devrimci hariket icinden ayristirilmasi bunun yerine ortak mucadeleye sinif mucadelesine donusturulmesi gerekir.Bu neden den dolayi devrimci hariketin her turlu irkci VE milli duygulardan arinmasi Yurtseverlik vatan gibi duygularin ortadan kaldirip Butun enerjisi ile sinifsal mucadeleye ISCI SINIFI MUCADELESI ne sosyalist devrime endextlenmsi gerekiyor. Turkiye isci sinifnin kurtulusu TURKIYEDE yasayan tum ednik kokenli isci sinifinin yani halklarin kardesligi ile mumkundur.Bunu ayristirma yerine Birlestirmek devrimcilerin gorevidir,
YASASIN ISCI SINIFININ YUKSELEN MUCADELESI VE HALKLARIN KARDESLIGI
elestiri oncelikle senin konuyu turkler KANLI BICAKLI KATILLER gibi gosterilimeye calisilir sozunden yola cikarak ele aldim. Once sunu soylemek gerekir ki devrimci hariketi bir ulusa dayandirmak yanlistir.Her ne kadar bir ulusun devrimcileri isci sinifi onderlik yapabilsede bu ekonomik ve syasi olarak gelisen herhangi bir isci sinifini onculugune dayandirilir. Giger bir konu ise Birlesik cebhe gunun kosul ve sartlarna dayandirilir bu bir gercekdir.Bu neden den dolayidirki Turkiye TDH nin ortak tesbiti olan turkiye oligarsik devletinin Carpik bir yapiya sahib olusudur. Anti emperyalist mucadele sonucu burjuva demokratik devrimini tamamlayan Turkiyede uretim iliskileri feodal ve kapitalist uretim iliskilernin carpik bir sekilde yurudugudur. Bu neden den dolayi diger gelismiz kapitalist sistemdeki proleterya sadece sanayi iscisi veya toprak iscisi yaqda beyaz yakali dedigin masa iscisi yoktur .Bunun yaninda yoksul kucuk toprak sahibi koyluler ve kepengini zorla acan bor icindeki esnaf ta mevcut.ISCI sinifi partisi ve isci sinifi onderligi devrimin katmanlari olan halki reddetmiyor. Sinif temeli ise bu anlamda takelci isbirlikci burcuvazinin disnda, FASIST orgutlerin karsisindaki bir devrimci orgutlenme ve HALK hariketini on gorur. HALK ezilen tabakalari ile zaten sinifin kendisidir. Turklerin katil gosterilme si ise bu tamami ile Turk burjuvazisinin kendi sorumlulugiudur Turkiye halklarinin sozde cumhuriyeti sadece bir ulusa TURK ulusuna milli devlet olarak dayandirildigindan dolayidir. Bunun TDH ile bir ilgisi olamaz zaten TDH bunun icin vardir'DAiger bir konu ise ana vatan meselesi ,ISCI sinifinin vatani yoktur. VATAN mulkiyet ve egemenlik sinirlari icinde burjuvazinin kontrolundeki bir toprak parcasidir.Devrimcilerin gorevi ise sinirsiz ve sinifsiz toplumu yaradma mucadelesidir. Sinifsal onculugu kabul eden bir yodas olarak,yine bu konuda herhangi bir ulusun sinifini suclaman anlamsizdir.VATANINI yada osmanli topraklrini isgal edmek isteyen EMPERYALIZIM zaten TURKIYE burjuvazisinin ortagidirlar. OSMANLI topraginin kontrol ve yetki alanlari sinirlari EMPERYAlistler tarafindan paylasilmis ve kontrol altina alinmistir. Senin yazdgin yazinin iceriginde sanki TURKIYE ILE KURTLER arasindaki savasi ima edr gibi bir durum ortaya cikar kasdetdigin bu ise EMPERYALIST FASIST Saldirilarin bir parcasi olup gerek kurt isci sinifi gerekse turk isci sinifini hedeflemistir. Diger konulari karistirmak ne kadar yararli olur bilemem yani kurt hariketi olarak ortaya cikmasi yanlis bu isci sinifi mucadelesini sabtirmistir benim gorusum turkiyede sinifsal mucadelenin yukseltilmesi ve feodal orgut kitle orgutlerinin isci sinifi hariketinden soyutlanmasidir. CEM evleri CAMILER hocalar dedeler ozunde dinin bir parcasi ve kitleyi afyonlayan burjuvazinin hortlattigi provakasyon yataklaridir. HALKLARIN KARDESLIGI cercevesinde herturlu feodal orgut ve kuruluslarin devrimci hariket icinden ayristirilmasi bunun yerine ortak mucadeleye sinif mucadelesine donusturulmesi gerekir.Bu neden den dolayi devrimci hariketin her turlu irkci VE milli duygulardan arinmasi Yurtseverlik vatan gibi duygularin ortadan kaldirip Butun enerjisi ile sinifsal mucadeleye ISCI SINIFI MUCADELESI ne sosyalist devrime endextlenmsi gerekiyor. Turkiye isci sinifnin kurtulusu TURKIYEDE yasayan tum ednik kokenli isci sinifinin yani halklarin kardesligi ile mumkundur.Bunu ayristirma yerine Birlestirmek devrimcilerin gorevidir,
YASASIN ISCI SINIFININ YUKSELEN MUCADELESI VE HALKLARIN KARDESLIGI
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
HALKLARIN KARDESLIGI ozunde anti sovenist bir slogan olup mucadelenin isci sinifi mucadelesi ile birlestirilecegne isaret eder.
EMPERYALIST isbirlikci ve egemenlerin halklar arasina koydugu antogonizmalari,gormemezlik edemeyiz fakat ayni zamanda halklarin varligni da inkar edemeyiz.
Kaldiki bu gun bu antogonizma ve sovenist yaklasimlar mezhebler arasi farkliliklara bile dayandirilmaktadir. oysa devrimci sosyalistlerin gorevi sunucda bu halk hariketlerinin sosyal ve ekonomik taleblerinden hariket ederek,bunu isci sinifi hariketi ile birlestirmek. Onemli olan bu ayricaliklari halklar arasi kardeslikle birlestirmek ve tum sovenist yaklasimlari ortadan kaldirmaktir.
Bu TURKIYE gibi buyuk bir ulkede ve brakin kultur ler arasindaki farki bir sehir den diger sehire sehirler arasi sovenizmin hakim oldugu cok kulturlu bir cografyada,zor gozuksede sosyalist dusuncenin farkliligi ve bu tur sovenist yaklasimlarin Karsisinda
sosyalist kulturun alternatif olusu isimizi kolaylastirir.
BAGIMSIZ KIBRIS BUTUN HALKLAR KARDESTIR........
EMPERYALIST isbirlikci ve egemenlerin halklar arasina koydugu antogonizmalari,gormemezlik edemeyiz fakat ayni zamanda halklarin varligni da inkar edemeyiz.
Kaldiki bu gun bu antogonizma ve sovenist yaklasimlar mezhebler arasi farkliliklara bile dayandirilmaktadir. oysa devrimci sosyalistlerin gorevi sunucda bu halk hariketlerinin sosyal ve ekonomik taleblerinden hariket ederek,bunu isci sinifi hariketi ile birlestirmek. Onemli olan bu ayricaliklari halklar arasi kardeslikle birlestirmek ve tum sovenist yaklasimlari ortadan kaldirmaktir.
Bu TURKIYE gibi buyuk bir ulkede ve brakin kultur ler arasindaki farki bir sehir den diger sehire sehirler arasi sovenizmin hakim oldugu cok kulturlu bir cografyada,zor gozuksede sosyalist dusuncenin farkliligi ve bu tur sovenist yaklasimlarin Karsisinda
sosyalist kulturun alternatif olusu isimizi kolaylastirir.
BAGIMSIZ KIBRIS BUTUN HALKLAR KARDESTIR........
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
BURJUVAZI VARSA, HALK da vardir bu iscisinif ve katmanlarini kasteder. ULUS genel kavram burjuvazininde icinde oldugu bir toprak parcasi uzerinde tum kulturel ve ekonomik ve sosyal yapisi ile ortak yasayan ve ortak hariket edbilen insan toplulugu dur,Halk ise bu ulusun icinde ya ayri ednik ozellige sahip insan toplulugu yada ayni ulusun icindeki isci sinifi ve katmanlaridir.
Kucuk esnaf ,aydinlar kucuk toprak sahibleri vs... yani ozunde birlesik cebhenin ve devrimi yapacak olan katmanlarin genel adi halk dir.
Bazi yoldaslar masa iscisi yada benzeri deyimler kullansada ki dogrudur,Biz bunun genel adina halk diyoruz buda,masa iscisi veya emekci<kucuk esnaf> <kucuk toprak sahipleri> butun bunlari tek bir ayrilmaz butun icinde HALK olarak topluyoruz.
Bu konuda daha genis bilgi<leninden >Isci sinifi ve dostlari>daha genis bilgi elde edbilirsiniz.
Ornegin devrimciler halka hitap ederken veya bildiri yayin vs.. ISCILER EMEKCILER olarak hitab edmemizin nedeni .Emekci isci sinifinin dostu yandasi olan kucuk esnafdir.<KUCUK BURJUVA> veya kucuk toprak sahipleri .sanaatkarlar.sanatcilar,ki bunlar resamlardan tutunda yazarlara kadar bu insanlar ,ozunde emekci olup isci sinifinin dostlari olarak,Genelde HALKI yani devrimden cikari olan kitleyi vurgular .
BAGIMSIZ KIBRIS BUTUN HALKLAR KARDESTIR.
Kucuk esnaf ,aydinlar kucuk toprak sahibleri vs... yani ozunde birlesik cebhenin ve devrimi yapacak olan katmanlarin genel adi halk dir.
Bazi yoldaslar masa iscisi yada benzeri deyimler kullansada ki dogrudur,Biz bunun genel adina halk diyoruz buda,masa iscisi veya emekci<kucuk esnaf> <kucuk toprak sahipleri> butun bunlari tek bir ayrilmaz butun icinde HALK olarak topluyoruz.
Bu konuda daha genis bilgi<leninden >Isci sinifi ve dostlari>daha genis bilgi elde edbilirsiniz.
Ornegin devrimciler halka hitap ederken veya bildiri yayin vs.. ISCILER EMEKCILER olarak hitab edmemizin nedeni .Emekci isci sinifinin dostu yandasi olan kucuk esnafdir.<KUCUK BURJUVA> veya kucuk toprak sahipleri .sanaatkarlar.sanatcilar,ki bunlar resamlardan tutunda yazarlara kadar bu insanlar ,ozunde emekci olup isci sinifinin dostlari olarak,Genelde HALKI yani devrimden cikari olan kitleyi vurgular .
BAGIMSIZ KIBRIS BUTUN HALKLAR KARDESTIR.
Geri: "Devrimi Halklar Değil Sınıflar Yapar”
Teşkkürler...
musty1225- Co Admin
- Mesaj Sayısı : 6
Puanları : 50
+ Rep : 3
Kayıt tarihi : 21/04/09
Similar topics
» Aleviler Postal Peşine Değil, Devrimci Saflara!
» Dünya Devrimi ve Tek Ülkede Sosyalizm Anlayışı Birbiriyle Bağdaşır Mı?
» Türkiye'de İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: "Anayasanın Bittiği Yer"
» Dünya Devrimi ve Tek Ülkede Sosyalizm Anlayışı Birbiriyle Bağdaşır Mı?
» Türkiye'de İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları: "Anayasanın Bittiği Yer"
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz