Kürt Açılımı Üzerine ve TRT Şeş
1 sayfadaki 1 sayfası
Kürt Açılımı Üzerine ve TRT Şeş
KÜRT AÇILIMI ÜZERİNE VE TRT ŞEŞ
Bir yandan Kürdistan’da dağ-taş bombalanıp , operasyonlar sürerken; beri yandan güney Kürdistan liderleri ile PKK’yi bitirme anlaşmaları yapılırken ; diğer yandan Kürtlerin önüne TRT 6 atılarak onların düzenle ilişkilerini pekiştirmek hedefleniyor. Bu politika , yeni bir politika değildir. Yüzyıllardır ezilenlerin tanışık olduğu bir politikadır bu. Adına sopa ile havuç politikası denmektedir halk dilinde.
Kürdistan’ın kurtuluşunun düzen içinde sopa ile bitirilemeyeceğini anlayan ve de ABD emperyalizminin BOP’u gereği daha fazla da ileri gidemeyen egemenler ; dikensiz gül bahçesinden ciddi hiçbir ırkçı-faşist direnişle karşılaşmadan sessiz-sedasız ve de aniden Kürtleri ve Kürtçe TV’yi hatırladılar. Zira emir büyük yerden idi. ABD emperyalizmi , bu kadarı yeter artık dedi. Biz bu topraklarda Kürtleri sizinle birlikte istediğimiz gibi kontrol atlında tutmalıyız dedi. Zaten Güney Kürdistan’da denetimimiz, egemenliğimiz had düzeydedir. Neden kuzeyde de aynı düzeyde olmasın dediler.
Bu emir ve talimatların yanına bir de , egemenlerin seçim ince hesapları eklenince damdan düşercesine faşist devletin resmi TV’ nunda alelacele “TRT şeş” açılıverdi. Herkes “şoka” giriverdi. Bir tek komünist devrimciler bu gelişmeleri önceden görebildi. Zira bu gelişmelerin olabileceği ve bir yandan askeri bitirme harekatları sürerken, Güney Kürt liderleri ile görüşüp PKK’ yi tasfiye harekatları sürerken; diğer yandan Kürtlerin düzen içinde eritilmesi politikası güdüleceğini, bunun içinde çeşitli çalışmaların olabileceğini aylar öncesinden ifade etmiştik.
Bu plan ve çalışmalar , PKK’yi tamamen tasfiye etme, yalıtma, yığınlardan , Kürtlerden uzaklaştırma planıdır. Bu plan , Büyük Ortadoğu Projesinin bir uzantısıdır.Genişletilmiş Ortadoğu Planının bir parçasıdır. Kürtler ve Kürdistan, Irak merkezli olmak üzere bu planda özel ve önemli bir yer tutmaktadırlar. Bu anlamda , bu planın uygulanması açısından Kürdistan’ın ve Kürtlerin hak-hukuku için mücadele dene kesimlerinin sistem içine alınması ya da alınamayanların yalnızlaştırılması kesin ve net olarak gereklidir. PKK , her ne kadar ABD ve emperyalizmin geneline göz kırpsa da ; gerek tabanının kendisi ve gerekse de oldukça politikleşmiş Kürt Ulusu bu gidişatın önünde temel engeldir. PKK, siyasal tabanı ve ulusal bütünlük çerçevesi yani genel olarak söylemek gerekirse Kürt proletaryası ve yoksul köylülüğü bu planın olmayı reddetmektedir, reddedecektir. Zira TRT şeş konusunda Kürt yoksullarının ilk tepkisi bile anlamlıdır: Her ne kadar bakıp inceleseler de ; bunun bir manevra olduğunu, kendilerinin uydu aracılığı ile izlemekte oldukları kanallara alternatif olarak devlet tarafından inşa edildiğini, barış-özgürlük ve kardeşliğin yolunun bu olmadığını ifade etmektedirler.
Bu noktada , faşist devletin bürokratik kimi kurumları ile faşist devletin kurucu unsurlarından olan CHP ve Baykal’ın da bu gelişmelere olumlu bakmadığı kesindir.Zira , bunun özel sektöre, kendilerine bırakılması, devletin etnik-mezhebi taraf olmaması gereğini ifade ederek aslında bu işe karşı olduklarını ama diğer yandan emrin yukarıdan gelmesi dolaysıyla bir şey yapamayacaklarını-çığırtkanlık bir yapamaz durumda olduklarını itiraf eder düzeyde olmuştur. Bu operasyon ve gelişmeler ; ABD emperyalizmi merkezli gelişmelerdir.
Daha önceden planlandığı ve adım adım hazırlıklarının yapıldığı belli olan bu süreç, sanki yeni ve şimdi imiş gibi gösterilmeye çalışılması ise başka bir yanıltma taktiğidir. Bunu basit bir seçim taktiği olarak görmek kesin ve net olarak yanıltıcıdır. Bu orta ve uzun vade de Kürtler ve Kürdistan ile BOP – TC –İsrail merkezli bir planın sacayaklarıdır.Kuzeyden ve Güneyden kıskaç altına alınmak, askeri-politik olarak bitirilmek istenen KUKM, sürecin sonunu beklemeden havuç politikası ile yatıştırılmak ve adım adım tasfiye edilip düzenin ehli birer unsuru haline getirilmek isteniyor.
Sorunun esası budur. PKK, KUKM ve Kürt proleter-emekçileri bu oyunu bozmak zorundadırlar. Bu iğrenç , iki yüzlü oyunu bozmak zorundadırlar. Bir Kürt newroz’u w ile söylerken , ifade ederken suçlu olacak ve yıllarını hapishanelerde geçirecek; ama beri yandan sömürgeci faşist diktatörlük bunu ifade edecek, söyleyecek. Faşist diktatörlüğün temsilcileri devletin TV’lerinde – RTE gibi- Kürtçe ifadelerde bulunacak ve ama beri yandan Kürt ulusu dilini, kültürünü vs . özgürce yaşamak isterken baskı, tehdit, işkence, cezaevi görecek. Bu ne perhiz , bu ne lahana turşusu.
Kürt ulusunun özgürlük mücadelesi , sadece ve salt olarak dil- TV vs değildir. Kürt ulusunun esas sorunu kesin ve net olarak kendi kaderini tayin hakkının ipotekli ve baskı altında olmasıdır. Sömürgeci faşist rejim tarafından işgal, zulüm, baskı, işkence ,bomba, mermiler altında inim inim inletilmesidir. Kendi kaderini tayin hakkının elinden alınmasıdır. Kendi topraklarında özgürce, insani, eşit, adil vs yaşama isteğidir.
Sömürgeci faşist devlet bunların hiç birini sağlayamaz. Onun Kürtçe TV sevdası , tamamen sömürgeci vahşetin gizlemek, Kürtleri sistem içinde tutmak ve ABD emperyalizminin çıkarları ve planlarının gereğini yerine getirmektir. Asla ve asla Kürt dostu olamayacakların kurduğu ve inşa ettiği bir kumpasın içine itilmek isteniyor Kürt proleter ve emekçileri. Havuç verilerek sopanın kötülükleri anımsatılarak terbiye edilmek isteniyor. Kürt emekçi-proleterleri , bu türden manevralar ve yalanlarla, iki yüzlü politikalarla ilk kez karşı karşıya gelmiyorlar. Bunları gayet iyi biliyorlar.
Kürt proleterleri ve emekçileri ; bu uzatılan havucun ardında olanları bilerek hareket etmek ve nihai kurtuluşları olan gerçek özgürlük,demokrasi,barış-adalet ve eşitliğin güvencesi olan sosyalizm için mücadeleye girişmek zorundadırlar. Kürt ulusu ve emekçilerinin , artık gerçek kurtuluşlarına yoğunlaşmaları gereken bir dönemden geçtiğimiz açıktır. Dört bir yandan kuşatılmak istenen KUKM , kendi mecrasında akmak , sadece ve sadece kendine ve diğer uluslardan emekçi-proleterlere güvenmek, birlikte mücadele etmek dışında şansı yoktur.
Türk faşist diktatörlüğü ve onun ağa babası ABD emperyalizmi sanırız ki “şeş “ sayısını tesadüfi olarak seçmemişlerdir. Bu sefer “ du şeş” attık diyerek. KUKM ve Kürt ulusu tüm bunların heveslerini kursağında bırakarak , “du şeş” kendileri demelidirler.
Bir yandan Kürdistan’da dağ-taş bombalanıp , operasyonlar sürerken; beri yandan güney Kürdistan liderleri ile PKK’yi bitirme anlaşmaları yapılırken ; diğer yandan Kürtlerin önüne TRT 6 atılarak onların düzenle ilişkilerini pekiştirmek hedefleniyor. Bu politika , yeni bir politika değildir. Yüzyıllardır ezilenlerin tanışık olduğu bir politikadır bu. Adına sopa ile havuç politikası denmektedir halk dilinde.
Kürdistan’ın kurtuluşunun düzen içinde sopa ile bitirilemeyeceğini anlayan ve de ABD emperyalizminin BOP’u gereği daha fazla da ileri gidemeyen egemenler ; dikensiz gül bahçesinden ciddi hiçbir ırkçı-faşist direnişle karşılaşmadan sessiz-sedasız ve de aniden Kürtleri ve Kürtçe TV’yi hatırladılar. Zira emir büyük yerden idi. ABD emperyalizmi , bu kadarı yeter artık dedi. Biz bu topraklarda Kürtleri sizinle birlikte istediğimiz gibi kontrol atlında tutmalıyız dedi. Zaten Güney Kürdistan’da denetimimiz, egemenliğimiz had düzeydedir. Neden kuzeyde de aynı düzeyde olmasın dediler.
Bu emir ve talimatların yanına bir de , egemenlerin seçim ince hesapları eklenince damdan düşercesine faşist devletin resmi TV’ nunda alelacele “TRT şeş” açılıverdi. Herkes “şoka” giriverdi. Bir tek komünist devrimciler bu gelişmeleri önceden görebildi. Zira bu gelişmelerin olabileceği ve bir yandan askeri bitirme harekatları sürerken, Güney Kürt liderleri ile görüşüp PKK’ yi tasfiye harekatları sürerken; diğer yandan Kürtlerin düzen içinde eritilmesi politikası güdüleceğini, bunun içinde çeşitli çalışmaların olabileceğini aylar öncesinden ifade etmiştik.
Bu plan ve çalışmalar , PKK’yi tamamen tasfiye etme, yalıtma, yığınlardan , Kürtlerden uzaklaştırma planıdır. Bu plan , Büyük Ortadoğu Projesinin bir uzantısıdır.Genişletilmiş Ortadoğu Planının bir parçasıdır. Kürtler ve Kürdistan, Irak merkezli olmak üzere bu planda özel ve önemli bir yer tutmaktadırlar. Bu anlamda , bu planın uygulanması açısından Kürdistan’ın ve Kürtlerin hak-hukuku için mücadele dene kesimlerinin sistem içine alınması ya da alınamayanların yalnızlaştırılması kesin ve net olarak gereklidir. PKK , her ne kadar ABD ve emperyalizmin geneline göz kırpsa da ; gerek tabanının kendisi ve gerekse de oldukça politikleşmiş Kürt Ulusu bu gidişatın önünde temel engeldir. PKK, siyasal tabanı ve ulusal bütünlük çerçevesi yani genel olarak söylemek gerekirse Kürt proletaryası ve yoksul köylülüğü bu planın olmayı reddetmektedir, reddedecektir. Zira TRT şeş konusunda Kürt yoksullarının ilk tepkisi bile anlamlıdır: Her ne kadar bakıp inceleseler de ; bunun bir manevra olduğunu, kendilerinin uydu aracılığı ile izlemekte oldukları kanallara alternatif olarak devlet tarafından inşa edildiğini, barış-özgürlük ve kardeşliğin yolunun bu olmadığını ifade etmektedirler.
Bu noktada , faşist devletin bürokratik kimi kurumları ile faşist devletin kurucu unsurlarından olan CHP ve Baykal’ın da bu gelişmelere olumlu bakmadığı kesindir.Zira , bunun özel sektöre, kendilerine bırakılması, devletin etnik-mezhebi taraf olmaması gereğini ifade ederek aslında bu işe karşı olduklarını ama diğer yandan emrin yukarıdan gelmesi dolaysıyla bir şey yapamayacaklarını-çığırtkanlık bir yapamaz durumda olduklarını itiraf eder düzeyde olmuştur. Bu operasyon ve gelişmeler ; ABD emperyalizmi merkezli gelişmelerdir.
Daha önceden planlandığı ve adım adım hazırlıklarının yapıldığı belli olan bu süreç, sanki yeni ve şimdi imiş gibi gösterilmeye çalışılması ise başka bir yanıltma taktiğidir. Bunu basit bir seçim taktiği olarak görmek kesin ve net olarak yanıltıcıdır. Bu orta ve uzun vade de Kürtler ve Kürdistan ile BOP – TC –İsrail merkezli bir planın sacayaklarıdır.Kuzeyden ve Güneyden kıskaç altına alınmak, askeri-politik olarak bitirilmek istenen KUKM, sürecin sonunu beklemeden havuç politikası ile yatıştırılmak ve adım adım tasfiye edilip düzenin ehli birer unsuru haline getirilmek isteniyor.
Sorunun esası budur. PKK, KUKM ve Kürt proleter-emekçileri bu oyunu bozmak zorundadırlar. Bu iğrenç , iki yüzlü oyunu bozmak zorundadırlar. Bir Kürt newroz’u w ile söylerken , ifade ederken suçlu olacak ve yıllarını hapishanelerde geçirecek; ama beri yandan sömürgeci faşist diktatörlük bunu ifade edecek, söyleyecek. Faşist diktatörlüğün temsilcileri devletin TV’lerinde – RTE gibi- Kürtçe ifadelerde bulunacak ve ama beri yandan Kürt ulusu dilini, kültürünü vs . özgürce yaşamak isterken baskı, tehdit, işkence, cezaevi görecek. Bu ne perhiz , bu ne lahana turşusu.
Kürt ulusunun özgürlük mücadelesi , sadece ve salt olarak dil- TV vs değildir. Kürt ulusunun esas sorunu kesin ve net olarak kendi kaderini tayin hakkının ipotekli ve baskı altında olmasıdır. Sömürgeci faşist rejim tarafından işgal, zulüm, baskı, işkence ,bomba, mermiler altında inim inim inletilmesidir. Kendi kaderini tayin hakkının elinden alınmasıdır. Kendi topraklarında özgürce, insani, eşit, adil vs yaşama isteğidir.
Sömürgeci faşist devlet bunların hiç birini sağlayamaz. Onun Kürtçe TV sevdası , tamamen sömürgeci vahşetin gizlemek, Kürtleri sistem içinde tutmak ve ABD emperyalizminin çıkarları ve planlarının gereğini yerine getirmektir. Asla ve asla Kürt dostu olamayacakların kurduğu ve inşa ettiği bir kumpasın içine itilmek isteniyor Kürt proleter ve emekçileri. Havuç verilerek sopanın kötülükleri anımsatılarak terbiye edilmek isteniyor. Kürt emekçi-proleterleri , bu türden manevralar ve yalanlarla, iki yüzlü politikalarla ilk kez karşı karşıya gelmiyorlar. Bunları gayet iyi biliyorlar.
Kürt proleterleri ve emekçileri ; bu uzatılan havucun ardında olanları bilerek hareket etmek ve nihai kurtuluşları olan gerçek özgürlük,demokrasi,barış-adalet ve eşitliğin güvencesi olan sosyalizm için mücadeleye girişmek zorundadırlar. Kürt ulusu ve emekçilerinin , artık gerçek kurtuluşlarına yoğunlaşmaları gereken bir dönemden geçtiğimiz açıktır. Dört bir yandan kuşatılmak istenen KUKM , kendi mecrasında akmak , sadece ve sadece kendine ve diğer uluslardan emekçi-proleterlere güvenmek, birlikte mücadele etmek dışında şansı yoktur.
Türk faşist diktatörlüğü ve onun ağa babası ABD emperyalizmi sanırız ki “şeş “ sayısını tesadüfi olarak seçmemişlerdir. Bu sefer “ du şeş” attık diyerek. KUKM ve Kürt ulusu tüm bunların heveslerini kursağında bırakarak , “du şeş” kendileri demelidirler.
Similar topics
» Düzene Karşı Kürt İsyanları...
» Çocuk Haklarından Kürt Çocuklarının Payına Düşenler
» Kürt Sorununda “Post” Anlaşma Dönemi - Alper Birdal
» Troçkizm Üzerine
» Ulusal Sorun Üzerine Notlar
» Çocuk Haklarından Kürt Çocuklarının Payına Düşenler
» Kürt Sorununda “Post” Anlaşma Dönemi - Alper Birdal
» Troçkizm Üzerine
» Ulusal Sorun Üzerine Notlar
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz